Cihan İPEK
cihanipek@salihtas.net
HUKUK DEVLETİ HAYALİNİN SONU
06/11/2016
İster İngiltere, Hollanda, İsveç veya İspanya’da olduğu gibi krallık, ister Amerikan Birleşik Devletleri veya Fransa’da olduğu gibi Başkanlık/Yarıbaşkanlık veya isterse de Türkiye ve Almanya ile Avrupa'nın bir çok diğer ülkelerinde olduğu gibi Parlamenter sistemle ülke yönetilsin; milli iradenin egemen olduğu, yani egemenliğin kayıtsız ve şartsız ulusta olduğu demokratik bir ülkenin iki tane olmazsa olmazı vardır. Bunlardan biri kuvvetler ayrılığıdır, diğeri de gizli oyla yapılan serbest seçimlerdir.
 
Türkiye'de eskiden beri, AK Parti öncesinde de hep yürütme ve yasama iç içe girmiş bir durumdaydı. Yargı bağımsızlığı da, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda (HSYK) Bakan ve Müsteşarının daimi üye olmaları, mesleğe kabul, atama, tayin terfi, özlük hakları ve mahkemelerce verilen siyasi kararlar gibi etkenlerden dolayı hep sorunlu bir alanı oluşturuyordu.
 
Ülkede çok sık seçimler olmakla beraber, iktidarların seçim kanunlarını hep kendi lehlerine dilediği gibi değiştirmesi, yüzde on (%10) barajı, iktidar partilerinin seçim öncesi kamu kaynaklarını ve yönetsel otoritelerini kullanarak kendi partileri lehine reklam yapması, partizanca kamu paralarını harcayarak ve gereksiz yatırımlar yapıp seçmen devşirmesi, seçimler öncesi vali ve kaymakamların iktidar partisi siyasi komiserleri gibi çalışması, sandıklardaki hileler ve mahalle baskılarının tümü de serbest seçim durumunu hep tartışır hale getirmiştir.
 
Liberal ve özgürlükçü kesimlerin çoğunda olduğu gibi, Ak Partinin ilk dönemlerindeki, özgürlükçü ve reformcu yaklaşımları, askeri vesayete karşı duruşu ile Kürt sorununa yaklaşımı ve nihayetinde çözüm sürecini başlatması, bende de artık demokrasinin bu olmazsa olmazlarının tam oturabileceği bir ülke olabileceğimiz umudunu doğurmuştu. Bu nedenle de AK Partinin demokrasi ve Avrupa Birliği üyeliği yolundaki çabalarını ve hukuk reformlarını hep destekledim savundum. Anayasa reformunda yetmez ama evet dedim. Türkiye demokrasi ve Avrupa Birliği yolunda umut vaat ediyor dediğimde, ön yargı ile yaklaşan onlarca Avrupalı diplomatla ve bazı arkadaşlarımla sert siyasi tartışmalar yaşadım. Fakat ne zaman ki 2015 Şubatında, TBMM’inde, halk arasında ‘‘İç Güvenlik Paketi’’ olarak adlandırılan kanun tasarısı tartışılmaya başlandı, umutlarımda kırılma yaşadım.
 
O günlerde ‘‘İç Güvenlik Paketi Yasa Tasarısının’’ parlamentodan geçmemesi için Baro Başkanımız rahmetli Tahir Elçi ile birlikte birçok şekilde tepkimizi gösterdik, beyanlarda bulunduk. Mart ayında anılan yasa tasarısı Meclis Genel Kuruluna geldiğinde Doğu ve Güneydoğu Bölge Baro Başkanları ile birlikte Diyarbakır Adliyesinden Vilayete kadar sadece avukatların katılacağı cübbeli bir yürüyüş tertip ettik. Rahmetli Tahir Başkan: ‘‘Bu yürüyüşümüze bir slogan da lazım. Sloganımız ne olsun?’’ diye bana sorduğunda, ‘‘Hukuk Devletinin sonu mu? olsun’’ demiştim. O da bunun üzerine biraz düşündükten sonra: ‘‘Yok! Biz hiçbir zaman tam hukuk devleti olmadık ki, sonu olsun. Sloganımız, Hukuk devleti hayalinin sonuna doğru olsun.’’ dedii
  İşte HDP Genel Başkanı Sayın Selahattin Demirtaş’ın tutuklanması süreci, hakim veya savcı kararı olmadan dört güne kadar gözaltına alma yetkisinin vali, kaymakam veya onların yetkilendireceği bir kolluk amirine verildiği ‘‘İç Güvenlik Kanunu’’ diye adlandırılan 27 Mart 2015 tarih ve 6638 sayılı yasa tasarısının tartışılması ile başlamıştı. Bu ‘‘6638 sayılı İç Güvenlik Kanunu''nu gerekli gören, tartışılmasını başlatan irade ve kişiler, hangi irade ve kişiler ise, bu irade ve kişiler, hem 7 Haziran seçim sonuçlarını kabul etmemekten, hem Tahir Elçi’nin öldürülmesine sebep durum ve ortamdan, hem tarihi yerleşim yerlerinin yerle bir edilmesinden, hem de Sayın Selahattin Demirtaş’ın tutuklanmasına karar verdiren irade ve kişilerdir.HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutuklanmasıyla, ulusun egemenliğini temsil eden Meclisimiz, temsil yeteneğinin bir bölümünü kaybetmiş, aynı gün ve saatlerde dört farklı ilde emir komuta zinciri içinde harekete geçen ve aynı kararları veren hakim ve savcılar eliyle yargı bağımsızlığı hayaline son verilmiş ve bir koro şeklinde dokunulmazlıkların kaldırılmasına el kaldırmış olan yasama organı da yürütmenin emrinde paralize olmuştur.
  Böylece, liberal özgürlükçü Türkiye düşmanları(!) demokratların hep dile getirdikleri eksiklikleri hükümet kendisi noter olarak tasdik etmiştir. Bir gün eksiksiz bir hukuk devleti olabilme hayalimize, bu tutuklamayla tamamen ve resmen son verilmiştir.
                                              
Cihan İpekAvukat


872 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Kültür ve Tarihi Varlıkların Korunması - 23/04/2021
Kültür ve Tarihi Varlıkların Korunması
Avrupa Birliği ile Türkiye ilişkileri - 30/03/2021
Avrupa Birliği ile Türkiye ilişkileri
İktidar Utanmazlığı - 12/10/2020
İktidar Utanmazlığı
Asker Devletler ve Çatışmalı Siyaset - 08/12/2017
Asker Devletler ve Çatışmalı Siyaset
Sanki yine oyun içinde anlaşmalı bir başka oyun var. - 06/12/2017
Sanki yine oyun içinde anlaşmalı bir başka oyun var.
Uyduruk bir masal - 26/11/2017
Uyduruk bir masal
Diyanet İşleri Başkanlığı, Fetva ve Yalan - 10/01/2016
Diyanet İşleri Başkanlığı, Fetva ve Yalan
Diyanet İşleri Başkanlığı, Fetva ve Yalan - 10/01/2016
Diyanet İşleri Başkanlığı, Fetva ve Yalan
Irak Federasyonu ve IŞİD (ISİS) - 19/06/2014
Irak Federasyonu ve IŞİD (ISİS)
 Devamı