![]()
Rehberin Postası
salih-tas@hotmail.com
ANNE-BABALARA ÖNERİLER
13/12/2014
v Çocuğun yapmaması gereken davranışı söylemekten çok, yapılması gereken
davranışı söyleyin ve yapın. Nasıl davranması gerektiği konusunda model olun. v Kendi başına giyinmek, kapıyı yavaşça kapatmak gibi küçük davranışları
yaptığı zaman bile çocuğunuzu ödüllendirin. Övgüyle, olumlu sözcüklerle
gülümseyerek, başını okşayarak ödüllendirin. v Sarılarak, dokunarak, okşayarak onu sevin. Birlikte oynadığınız bazı
oyunları, fiziksel temas gerektirenlerden seçebilirsiniz. v Talimat verirken, ilk önce çocuğunuzun dikkatini çekin. Gözlerinin içine
bakın. Sonra ne istediğinizi açık ve sakin bir ses tonuyla söyleyin. Ondan
talimatı size tekrarlamasını isteyin. v Basit ve kısa talimatlar vermeye çalışın. v Dikkatini yoğunlaştıracak oyunlar oynayın. Örneğin aile albümünüzü birlikte
inceleyin. Bir fotoğrafa uzun süre bakmasını sağlayın. Daha sonra bu fotoğrafı
kapatıp, ona bu fotoğrafla ilgili sorular sorun. v Çocuğunuzun nelere ilgi duyduğunu araştırın. Onların bir listesini yapın.
İlgi duyduğu konularla akademik konuları birleştirin. v Bir şeyler paylaşmak için çocuklarınıza zaman ayırın. Onlara ve onlarla
birlikte hikaye okuyun. v Çocuğunuza uygun zamanlarda evde yapabileceği işler konusunda sorumluluklar
verin. v DEHB’lı olan çocukları susturmak ya da sakinleştirmek için aileler
tutamayacağı sözler verirler. Söz verecekseniz, mutlaka yapabileceğiniz şeyler
için söz verin. v Çocuğunuz sadece iyi not aldığında değil, ödevlerini yapmaya gayret
ettiğinde de ödüllendirin. v Davranış olduğunda yanıt verin. Bu çocuklar daha fazla ve daha fazla
ödüllendirmeye ihtiyaç duyarlar. Verdiğiniz yanıt türünde zaman önemlidir.
Önemli olan yanıtı, davranışın hemen ardından gelmesi. v Olumlu davranışların ardından daha fazla somut ödül verin. v Problemleri önceden fark edin ve önlem alın. Çocuğunuz için sıkıntı
olabilecek zamanları tahmin ederek, uygun olmayan davranışı
engelleyebilirsiniz. Dr. Dilara DEMİRBULAK (*) Bir ülkenin geleceği olan öğrencilerin yetiştirilmesi,
eğitimi ve ihtiyaçlarının belirlenmesi ancak sağlıklı okul-aile İşbirliği ile
sağlanabilir. Veliler, okulların olmadığı eski çağlardan bu yana çocuklarının
ilk eğitimcileri olmuşlardır. İlk eğitim önce anne daha sonrada baba tarafından
veriliyordu. Medeniyet ilerledikçe, evde verilen eğitimlerin yanı sıra okullar
da açıldı. Dünyadaki ilk okul M.Ö. 1580 yılında Mısır’da açılmıştır. Orta çağ
döneminde okul-aile işbirliğinin önemi ortaya çıkmıştır. Yirminci yüz yılda
ise, öğrenci-merkezli eğitimde öğrencilerin istekleri, ihtiyaçları, ilgi
alanları ve geleceğe dönük amaçlarının belirlenmesi önem kazanmıştır (1).
Yirmibirinci yüzyıla girdiğimiz şu günlerde ise dolaylı ya da dolaysız
etkileşim içinde bulunan okul ve ailenin işbirliği kaçınılmazdır. Çünkü, okulun
ve ailenin sorumluluklarının nerede başlayıp nerede bittiğini kesin çizgilerle
birbirinden ayırmak zordur (2). Bu nedenle 1980`li yıllardan itibaren okullar
okul-aile işbirliğini zenginleştirecek sistemler geliştirmeye başlamışlardır. Okul aile işbirliğinin katkılarının saptanması
amacıyla bir çok çalışma yapılmıştır. Bu alanda yapılan çalışmaların bazıları
aşağıda özetlenmiştir. Roberts (3) çalışmasında düzenli olarak yapılan rehber
öğretmen-veli-öğrenci görüşmelerini değerlendirmiştir. Öğrenci ve veli
tarafından yapılan değerlendirmeler öğrenci ve velilerin bu tür görüşmelerinin
çok faydalı ve gerekli olduğunu göstermiştir. Görüşmeler sonucunda sağlıklı
öğrenci-veli-okul iletişimi sağlanmıştır. Öğrencinin okuldaki gelişimi ailenin eğitime verdiği
önem ile ilişkilidir. Aile-okul işbirliğinin iki avantajı vardır: Birincisi,
ailenin okula ve öğrenciye gösterdiği ilgi, motivasyonu sağlar. İkincisi ise,
okulun yapısını, değerlerini ve standartlarını tanıyan aileler çocuklarını daha
iyi yönlendirebilirler (4). Öğrenci başarısının okulların yapısı veya
sosyo-ekonomik koşullarından ziyade aile-okul işbirliği ile arttığı Griffith
(5) ve Chu ve Williams (6) tarafından yapılan çalışmalarda tespit edilmiştir.
Ancak, öğrenme ve davranış sorunları olan öğrencilerin ailelerinin
öğretmenlerle yaptıkları görüşmelerin öğrencilerin okul-içi ve okul-dışı
faaliyetlerinden ziyade öğrencinin notları üzerinde yoğunlaştığı görülmüştür. Jacobs (7) tarafından yapılan araştırmada öğrencinin
ihtiyaçlarını belirleme ve buna bağlı olarak sağlıklı bir yönlendirme
programının uygulanabilmesi için ailenin okul ile işbirliğinin şart olduğu
ortaya çıkmıştır. Bu araştırma sonucunda rehber öğretmenlerin de ailelerin
öğrencilere karşı tutumlarının ne kadar önemli olduğunu göstermek açısından
ailelere eğitim vermelerinin gerekli olduğu saptanmıştır. Birk and Blimline (8) ve Morgan (9) tarafından ailenin
çocuğun meslek seçiminde etkisini belirlemek üzere inceleme yapmışlardır.
Yapılan incelemelerde, ailenin öğrencilerin meslek seçiminde önemli oldukları
ve sağlıklı okul-aile işbirliğinin de öğrenciye sunulan seçeneklerin
arttırılması ve gerekli bilgiler ile donatılması açısından çok önemli olduğunun
tespit edildiği görülmüştür. Bu çalışmaların sonuçlarından da görüldüğü gibi
ailenin eğitimde etkin rol üstlenmesi zorunludur. Bu nedenle okullar okul aile
işbirliğini zenginleştirecek sistemler geliştirmeye başlamışlardır. Ülkemizde
1946 yılında hazırlanan Okul Aile Birliği Yönetmeliği içerik açısından gelişmiş
ülkelerinkinden çok farklı olmamakla beraber uygulamada yetersiz kaldığı
görülmektedir (10). Bu çalışmada okul aile işbirliğinin ve yönlendirmenin
önemli bir boyutu olan veli-öğretmen görüşmeleri değerlendirilmiştir. TÜRKİYE’DE VELİ GÖRÜŞMELERİ ÜZERİNE YAPILAN ÇALIŞMA Çalışmanın aktarımına geçmeden önce Türkiye`de yapılan
veli-öğretmen görüşmeleri hakkında kısa bilgi sunulmuştur. Bu görüşmeler senede
iki kere yapılır ve öğrenciler bu görüşmelere davet edilmezler. Toplantılar
önceden belirlenen zaman ve okul içerisindeki sınıflarda yapılır. Her veli,
velisi olduğu öğrencinin derslerine giren öğretmenlerle yaklaşık iki ya da üç
dakikalık teke tek görüşme yaparken genellikle diğer veliler de sınıfta
bulunurlar. Bu görüşmelerde öğrenci ile ilgili bilgi alış verişi yapılır. Bu çalışmada alt-gelir düzeyi, orta-gelir düzeyi ve
üst-gelir düzeyi temsil eden üç liseden yirmi dört katılımcıdan (her okuldan
iki öğretmen, iki öğrenci, bir rehber öğretmen ve bir müdür) toplanan nicelikli
verilerle aşağıda belirtilen iki soruya yanıt aranmıştır: 1) Veli
görüşmelerinin plânlama ve yürütülme biçimi, öğrencilerin gelişimlerinin tartışılması,
problemlerin ve gereksinimlerin belirlenmesi için gerekli olanakları sağlıyor
mu? 2) Öğrenciler bu görüşmelere katılmalı mı? Neden? (11) BULGULAR VE YORUMLAR Tüm katılımcılar veli-öğretmen görüşmelerinin gerekli
olduğuna inandıklarını belirtmişlerdir. Ancak, öğretmenler, rehber öğretmenler
ve orta-gelir düzeyi (OGD) ve yüksek-gelir düzeyi (YGD) temsil eden okulların
müdürleri ve OGD temsil eden bir veli dışındaki tüm veliler mevcut
veli-öğretmen görüşmelerinin plânlama ve yürütülme biçiminin, öğrencilerin
gelişimlerinin tartışılması, problemlerinin ve gereksinimlerinin belirlenmesi
için gerekli olanakları sağlamadığını belirtmişlerdir. Bu görüşü benimseyen
katılımcılar, veli-öğretmen görüşmelerinin sadece öğrenci notlarının veliye
sözlü olarak iletilmesi olarak nitelendirmişlerdir. Veliler ayrıca bu
toplantıların varsa öğrenci ile ilgili şikayetleri iletmekle sınırlı olduğuna
dikkat çekmişlerdir. Hatta bir veli bu görüşmelerin sadece öğretmenin sınırlı
bilgi aktarımından oluştuğu için toplantı ya da görüşme olarak bile
nitelendirilemiyeceğini belirtmiştir. Okul temsilcileri velilerin bu
görüşmelere az ilgi göstermelerinden endişe duyduklarını belirtmişlerdir.
Ayrıca, her ne kadar görüşmelerin ancak gerekli işbirliği sağlanarak
zenginleşebileceğini vurgulamışlardır. AGD ve YGD okullarını temsil eden okulların rehber
öğretmenleri ile OGD temsil eden okul müdürü dışındaki tüm katılımcılar,
öğrencilerin veli-öğretmen görüşmelerine katılmaları gerektiğini
belirtmişlerdir. Bugüne kadar öğrencilerin bu toplantılara çağrılmama nedenini
büyük ölçüde toplumun öğrencilere özgürlük vermek istemeyişine bağlarken,
fizikî mekân yetersizliğini de diğer neden olarak belirtmişlerdir. OGD temsil eden okul müdürü başarısız öğrencinin
sorunlarını ve ihtiyaçlarını veli ve öğrencilerle tartışmanın çok fazla vakit
alacağını ve onların da bu süreyi ayıramayacaklarını vurgulamıştır. AGD temsil
eden okulun rehber öğretmeni kendisinin zaten öğrencilerle ikili görüşmeler
yaptığını bu nedenle veli görüşmelerine öğrencilerin çağrılmasına gerek
olmadığını söylemiştir. Ancak, ardından da kendisinin sadece disiplin sorunu
olan veya gönüllü olarak başvuran öğrencilerle görüştüğünü belirtmiştir. Bu da
rehber öğretmenin her öğrenci ile görüşmediğini ortaya çıkarmıştır. YGD temsil
eden okulun rehber öğretmeni velilerin otoriter tavrından dolayı veli
görüşmelerinde öğrencilerin hazır bulunmasının sakıncaları olduğunu
belirtmiştir. Öğrenciler ise bu toplantılara katılmak istediklerini
ancak şu anda öğretmenleriyle görüşme olanağını bile bulamadıklarını
belirtmişlerdir. Ayrıca kendileriyle görüşülmemesini de okulların öğrencilere
değer vermemesi olarak algılamaktadırlar. Öğrencilerin veli görüşmelerinin dışında tutulmaları
öğrenci-merkezli eğitim sisteminin gereksinimleriyle ters düşmektedir. Çünkü,
sağlıklı bir eğitim için öğrenci, veli ve öğretmenlerin öğrencilerin
ihtiyaçlarını ve sorunlarını tartışmaları temel şartlardan biridir. Ancak, elde
edilen verilere göre öğrenci-merkezli sistemin gerekleri fizikî mekân
yetersizliği ve öğrenci-veli-okul görüşmelerinin eğitim programı içinde yer
almaması gibi nedenlerden dolayı yerine getirilmemektedir. Bu görüşmeler esnasında üç olgu daha ortaya çıkmıştır.
Birincisi, eğitim sistemlerinde değişiklik yapılmasına karşın
veli-görüşmelerinin yapısı veya içeriğinde değişiklik yapılmamıştır. İkincisi
ise, velinin eğitim düzeyi yükseldikçe okul ile olan ilişkisi azalıyor. Bu da
eğitim düzeyi yüksek olan velilerin öğrencilere okul-dışı yardım
sağlayabilirken eğitim düzeyi düşük olan velilerin öğrencilere yardım
sağlayabilmek için okulun ilgisine daha fazla ihtiyaç duymalarından
kaynaklanabilir. Her ne kadar bu çalışmada cinsiyet farklılıkları dikkate
alınmadıysa da öncelikle bayan velilerin okul ile ilişkilerinin erkek velilere
göre daha yoğun olduğu ve de erkek velilerin öğrencilere sorumluluklar
yüklerken bayan velilerin daha fazla sorumluluk aldığı ve daha koruyucu olduğu
gözlenmiştir. Üçüncü olgu ise, öğrencinin yönlendirilmesinde önemli rolü olan
rehber öğretmenlerin bu görüşmelere ya katılmakla sorumlu olduklarına
inanmadıkları için ya da rehber öğretmen sayısının azlığı nedeniyle bu
görüşmelere katılmadıklarıdır. Görüşmeler bir iletişim aracıdır dolayısıyla
görüşmelere katılmamak veya katılamamak beraberinde iletişim kopukluğunu
getirebilir. SONUÇ VE ÖNERİLER Öğrenci, veli ve öğretmen arasındaki olumlu bir
iletişim ancak öğrencinin gelişimini tartışarak, problemlerini ve
gereksinimlerini belirleyerek sağlanabilir. Bu iletişimi sağlamanın en önemli
kaynağı da sağlıklı ve işlevsel okul-aile toplantılarıdır. Ancak, bu çalışmada
elde edilen bulgular veli-öğretmen görüşmelerinin sağlıklı ve işlevsel olmadığı
yönündedir. Her ne kadar katılımcıların çoğu öğrencilerin de bu görüşmelere
katılmaları görüşünü benimsemiş olsa da bugüne kadar bu yönde fazla bir çaba
harcandığı görülmemiştir. Mevcut eğitim programları incelendiğinde bu tür
plânlı görüşmelerin yer almadığı görülmüştür. Halbuki, öğrenci ve velilerin
aktif olarak eğitimin her aşamasında yer almaları özellikle de öğrencilerin
kendilerini ilgilendiren konularda katılımı öğrenci-merkezli eğitimin ve de
daha da önemlisi demokrasinin gereğidir. Bu nedenle aşağıda belirtilen
önerilerin yapılması uygun görülmüştür. 1. Okul-aile görüşmeleri öğretmen, öğrenci ve veli
görüşmeleri olarak yeniden düzenlenebilir. 2. Düzenlenmiş öğretmen-öğrenci-veli görüşmeleri
eğitim programlarında yönlendirme boyutunda yer almalı. 3. Fizikî mekân ve zaman sorunlarını aşabilmek
amacıyla her branş için öğretmenler (çalışma) odaları oluşturulabilir. Her
branşın başkanı da müdür yardımcısı olarak atanabilir. Örneğin matematik
öğretmenleri aynı odayı paylaşırlar ve matematik bölümünü oluştururlar. Okulda
ilk yılları olan öğrencilerin listesi çıkartılır ve öğrenci sayısı bölüm
sayısına bölünür ve her bölüme önerilen öğrenci sayısını bölümünde bulunan
öğretmen sayısına böler ve her öğretmenin danışmanlık yapacağı öğrenciler
belirlenir. Ayrıca, öğrenci mezun oluncaya kadar danışman öğretmeni değişmez.
Çalışma odasının duvarlarına raflar ve kütüphaneler konularak öğrenci dosyaları
bu raflarda tutulur. Öğrencinin notları ve her öğretmen tarafından tutulan
gözlem notları da öğrenci işlerine teslim edilir. Öğrenci işleri ellerindeki
listeye bakarak öğrenci bilgilerini danışmanlara iletilmek üzere bölüm
başkanlarına bildirir. Ancak, öğrenci işleri eleman sayısı yetersizliği
sebebiyle bilgi akışını sağlayamaması halinde bölüm başkanları bu bilgi akışını
sağlayabilir. 4. Danışman öğretmen ve öğrenci ayda bir kez,
öğrenci-veli-danışman görüşmesi ise her dönem iki kere örneğin dönem ortası ve
sonu gibi olmalı. Tüm bu görüşme tarih ve saatleri önceden saptanmalı ve
eğitim-öğretim takviminde belirtilmeli. Öğrencinin görevi ise bu takvimde
belirtilen danışman öğretmen ile görüşme sürecinde kendisine ve/veya velisine
danışman ögretmen tarafından ayrılan zamanı öğrenmek ve ailesine haber
vermektir. Bu toplantılar, okullarda fizikî şartlar düzeltilinceye kadar
öğretmen çalışma odalarında ve okul saatleri içinde yapılır. 5. Öğretmenlerin çalışma saatleri derse girme, ofis
saati ve görüşme saatinden oluşur. Ofis saatleri derse hazırlanma, kâğıt okuma,
öğrenci dosyalarını hazırlama ve diğer işler için kullanılır. Görüşme saatleri
ise öğrenci ve/veya veli görüşmeleri için kullanılır. Bu görüşmeler öğrencinin gelişiminin, sorunlarının ve
ihtiyaçlarının teke tek görüşülmesinden dolayı faydalıdır. Böylelikle mevcut
veli-öğretmen toplantılarına işlevsellik kazandırılarak velilerin de gerekli
ilgiyi göstermeleri sağlanabilir. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Çocuğunuza bunları asla söylemeyin - 08/01/2016 |
Ergenlik çağındaki çocuğunuza bunları asla söylemeyin |
SINIFTA 5 ZOR KİŞİLİK VE ONLARLA BAŞEDEBİLME - 13/12/2014 |
SINIFTA 5 ZOR KİŞİLİK VE ONLARLA BAŞEDEBİLME |
ÖĞRENCİNİN OKUL BAŞARISINDA AİLENİN ROLÜ - 13/12/2014 |
ÖĞRENCİNİN OKUL BAŞARISINDA AİLENİN ROLÜ |