Irak’ta Sünni bölgeleri ele geçiren ISIS (Islamic State of Irak and Syria), yani Irak Suriye İslam Devleti (IŞİD), güçleri yalnızca IŞİD militanlarından oluşmuyor. Bunların içinde iyi örgütlenmiş Saddam Hüseyin’in eski rejim subay ve polisleri de var. Saddam rejiminin unsurları kendilerini IŞİD içinde yeniden örgütlemişler.

Irak’ın içinde bulunduğu şu anki sorunun geçmişi ise 2003-2004'lü yıllarına dayanıyor. O dönemde Kürtler ve Şiiler Irak'ta üç ayrı bağımsız devletli federal bir çözüm önerdiklerinde sünni Araplar ve Türkiye buna şiddetle karşıydılar. Şimdi ise gelinen noktada bölgesel bağımsızlık isteği en çok Sünni Araplardan geliyor ve Türkiye de Sünni hareketleri el altından şu ya da bu şekilde destekliyor. Bu nedenle Türkiye Musul Başkonsolosluğunun güvenliğinden hiç bir şekilde kaygı duymadı ve ayrıca bir önlem almayı gerekli görmeyip tahliye etmedi.

İlginçtir başında Maliki’nin başbakan olarak bulunduğu ve çoğunluğu Şiilerden oluşan merkezi Irak hükümeti bu kez Sünnilerin bağımsızlık isteğine karşı çıkıyor. Kürtler ise her zamanki gibi kendi tarafsız pozisyonlarını ve bölgelerini koruyorlar.

Şu an Irak’ta Sünni bölgeler gittikçe birleşiyor. Bu da gelecekte üç ayrı bağımsız devletten oluşan bir Federal Irak anlamına gelebilir.

Bu olaylarda Türkiye’yi en çok kaygılandıran ise Kürtlerin kendi aralarında birlik olup Irak'ta Kerkük ilini de kapsayan Bağımsız bir Kürdistan Devletinin kurulması ve bu yeni devletin Birleşmiş Milletler tarafından kabul görmesidir. Göründüğü kadarıyla Irak ve Suriye'nin geri kalan kısımlarındaki diğer bölünmeler ve olaylar Türkiye’yi pek endişelendirmiyor ve hatta ilgilendirmiyor gibi.