![]()
Cihan İPEK
cihanipek@salihtas.net
Devlet sadece Türk’lerin mi olmalı?
01/02/2014
Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül, Mayıs
2013’te Portekiz’e yaptığı bir resmi ziyareti esnasında gazetecilerle yaptığı
sohbet toplantısında, Türkiye’deki Kürt sorunu ile ilgili olarak özetle şunları
söylemişti: ‘‘Biz problemleri saklayarak, kapı arkasına sürerek, halı arkasına
iterek sadece kronikleştiririz. Bugün çözüm yönünde önceden farklı olarak daha
aleni bir çalışma var. 1999’da da ondan önce de vardı bu süreçler. Demokrasinin
şartları, pekişmiş gücüyle o günle bugün arasında fark var. Ortam bu sorundan
kurtulmak için daha müsait. TBMM’deki siyasi partiler de halkın seçilmiş
temsilcileri olarak işin içindeler. O yüzden bunun mutlaka başarılı olması
gerekir. Devlet, “Türk devletidir.” Ama Türk devletinin vatandaşlarının
hepsinin Türk olması mecburi değildir. Vatandaşların bazısı da ‘bu devletin
vatandaşıyım ama Türk değilim diyorsa ille de sen Türksün’ diyecek halimiz yok.
Modern devletlerde bu böyle ama devlet de Türk devletidir.’’ Sayın Cumhurbaşkanının bu tespitinden yola
çıkarak şunu söylemek isterim: Son yüzyılda Türkiye’de inkâr ve
asimilasyona dayalı, her türlü gerçeklikten ve bilimsellikten uzak, saçma bir
takım politikalar yüzünden devletin, Türk kökenli olmayan bu ülke
yurttaşlarına, yaşattığı tüm trajedilerin, tarihsel nedenleri, Mustafa Kemal’in
de bir dönem üyesi olduğu ‘‘İttihat ve Terakki Partisi’’ ile o partinin
iktidarı döneminde uygulamaya koyduğu Irkçı-Türkçü fikirlerdir. Her ne kadar bazen hükümet
değişikliklerinde kimi çevrelerce, devlet uygulamalarında İttihat ve Terakki
Partisinin Irkçı-Türkçü fikirlerinden bir takım sapmalar olmuş gibi bazı
algılar oluştuysa da, aslında gelmiş geçmiş tüm hükümetler hep aynı geleneği ve
birikiminin bayrağını devraldılar. Her ne kadar en son Adalet ve Kalkınma
Partisi, ekonomide pragmatist tarzdaki bir takım politikalarla ‘‘Avrupa Birliği
Üyeliği’’ doğrultusunda inkâr ve asimilasyona dayalı İttihat ve Terakki
Partisinin fikri uygulamalarından biraz daha geniş bir açı ile sapma
gösteriyorsa da, devletin öz kadroları hala bu tarz fikirlerden ve
uygulamalardan kopmamışlar. Dünyadaki bunca değişme ve globalleşmeye
rağmen, Türkiye’de de devlet büyüklerinin, bu ülkede yaşayan tüm etnisiteleri
siyasal ve kültürel olarak tanımlanmış ve vatandaşlık hakları açısından eşit,
özgür, birbirlerine karşı sorumluluk duyabilen yurttaşlar haline getirmek
üzere, bu ülkeyi tüm renkleriyle İsviçre ya da Kanada benzeri bir ülke yapacak
modern devlet fikirlerini ne zaman sindirerek savunmaya başlayacaklarını merak
ediyorum? Türkiye nüfusunun en az yüzde yirmi beşini oluşturan Kürt
yurttaşların bir yüz yıl daha mı bu lanetli ‘‘İttihat ve Terakki Partisinin’’
fikirleri ile boğuşması mı gerekiyor acaba? |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Kültür ve Tarihi Varlıkların Korunması - 23/04/2021 |
Kültür ve Tarihi Varlıkların Korunması |
Avrupa Birliği ile Türkiye ilişkileri - 30/03/2021 |
Avrupa Birliği ile Türkiye ilişkileri |
İktidar Utanmazlığı - 12/10/2020 |
İktidar Utanmazlığı |
Asker Devletler ve Çatışmalı Siyaset - 08/12/2017 |
Asker Devletler ve Çatışmalı Siyaset |
Sanki yine oyun içinde anlaşmalı bir başka oyun var. - 06/12/2017 |
Sanki yine oyun içinde anlaşmalı bir başka oyun var. |
Uyduruk bir masal - 26/11/2017 |
Uyduruk bir masal |
HUKUK DEVLETİ HAYALİNİN SONU - 06/11/2016 |
‘‘Bu yürüyüşümüze bir slogan da lazım. |
Diyanet İşleri Başkanlığı, Fetva ve Yalan - 10/01/2016 |
Diyanet İşleri Başkanlığı, Fetva ve Yalan |
Diyanet İşleri Başkanlığı, Fetva ve Yalan - 10/01/2016 |
Diyanet İşleri Başkanlığı, Fetva ve Yalan |
![]() |