Cihan İPEK
cihanipek@salihtas.net
Diyarbakır Barosunun Barış Yasası Önerisi!
27/11/2013

Demokratik hukuk devletlerinde siyaseten yönetici veya başkanlık görevlerinde olanlar; ya halkın oylarıyla ya da görev yaptıkları kurum veya kuruluşun mensuplarının oylarıyla seçilirler.

 

Dolayısıyla bu makamlarda olan kişilerin yaptıkları kamusal hizmet ve gördükleri iş onların asli görevleri ve sorumluluklarıdır. Böylece siyaseten seçilmiş yöneticiler, yaptıkları kamu hizmetini ve ifa ettikleri kamusal görevlerini halka bir iyiliğin lütfedilmesi veya ikramın sunulması gibi ortaya koyarak halkın kendilerine minnet duygusu içinde olmasını beklemeleri doğru değil.

 

Demokratik bir hukuk devletinde, kamunun haklı ve meşru istemlerine öncelik vermek, olanaklar dâhilinde bu istemleri yerine getirmek, siyasi yöneticilerin asli görevleri ve borçlarıdır. Hatta hukuk ve yasalar önünde herkesin eşitliği ilkesi uyarınca, -hukuka aykırı olmamak ya da özel bir ayrıcalık veya muamele gerektirmemek koşuluyla,- ayırım gözetilmeksizin, her vatandaşın ayrı ayrı mutlu olması, maddi ve manevi kişiliğini geliştirilmesi için tüm bireysel isteklerinin yerine getirilmesi bir anayasal görev ve sorumluluktur.

 

Dolayısıyla şu an Türkiye'de siyaseten seçilmiş yöneticilerin, -Kürt vatandaşların kendilerini Kürt kimlikleriyle devlete bağlı hissetmeleri ve demokratik rejime entegre olmaları için- son birkaç yıldır dil hakları alanında attıkları bazı adımlar ile bir takım yasaklı yasaları değiştirip kaldırmalarıyla kullanılmasına izin verilen bazı hakları, Kürtlere bir lütuf veya ikram gibi gösterip, Kürtlerin sırf bundan dolayı artık geçmişte uğramış oldukları inkârcı zulmü ve katliamları unutarak devlette ve bürokrasisine minnetle yaklaşması gerektiğini söylemek, başka bir tarzdaki asimilasyon, boyun eğdirme ve psikolojik manipüle edici baskı uygulama biçimidir.

 

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının binlerce yıllık Kürdistan’a bir kez Kürdistan demesiyle veya kimi sanatçı ve gazetecilerin geçmişte Kürtler hakkında söyledikleri olumsuz sözlerinden dolayı kamuoyuna pişmanlıklarını belirtmesiyle, Kürtlerin doksan yıllık Cumhuriyet tarihinde maruz bırakıldıkları acı siyasi travmanın açtığı yaraların iyileştiği anlamına gelmez.

 

Devlet, Kürtlerin halk olarak kendi tarihi geçmişleriyle ve inkârcı şiddet politikalarına karşı verdikleri siyasi hak mücadeleleriyle gurur duyabilecekleri, kendi maddi ve manevi kişiliklerini Kürt olarak geliştirebilecekleri bir demokratik ve özgürlükçü atmosfer ve ortam yaratmalıdır. Kürtlerin anadillerini ve binlerce yıllık geçmişi olan Kürt tarihini devlet okullarında öğrenmeleri zaman geçmeden sağlanmalıdır. Bir an evvel eğitim ve öğretim kurumlarında bu yöndeki alt yapıyı oluşturmak için gerekli politik ve yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Kalıcı bir kardeşliğin ve barışın gereği ve anahtarı budur.

 

Bu yönüyle, Diyarbakır Baro Başkanı Av. Tahir Elçi'nin bir ''Toplumsal Mutabakat veya Barış Yasası'' çıkarılması önerisi çok yerinde bir öneridir. Siyasilerce bu öneri bir an evvel ele alınmalıdır. Çözüm sürecinin hızlanması ve adil bir çözümün olması için aldığı bir takım insiyatiflerle öne çıkan Diyarbakır Barosu Başkanlığı da böylesi bir yasanın hangi düzenlemeleri, hangi hak ve özgürlükleri içermesi gerektiği yönünde bir çalışma yaparak bu yöndeki görüşlerini en kısa zamanda kamuoyu ve meclisteki tüm siyasi partilerle paylaşmalıdır.



1189 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Kültür ve Tarihi Varlıkların Korunması - 23/04/2021
Kültür ve Tarihi Varlıkların Korunması
Avrupa Birliği ile Türkiye ilişkileri - 30/03/2021
Avrupa Birliği ile Türkiye ilişkileri
İktidar Utanmazlığı - 12/10/2020
İktidar Utanmazlığı
Asker Devletler ve Çatışmalı Siyaset - 08/12/2017
Asker Devletler ve Çatışmalı Siyaset
Sanki yine oyun içinde anlaşmalı bir başka oyun var. - 06/12/2017
Sanki yine oyun içinde anlaşmalı bir başka oyun var.
Uyduruk bir masal - 26/11/2017
Uyduruk bir masal
HUKUK DEVLETİ HAYALİNİN SONU - 06/11/2016
‘‘Bu yürüyüşümüze bir slogan da lazım.
Diyanet İşleri Başkanlığı, Fetva ve Yalan - 10/01/2016
Diyanet İşleri Başkanlığı, Fetva ve Yalan
Diyanet İşleri Başkanlığı, Fetva ve Yalan - 10/01/2016
Diyanet İşleri Başkanlığı, Fetva ve Yalan
 Devamı