Bir Bölgede çok sayıda karakol, cezaevi, baraj ve güvenlik yolları yapılıyorsa o bölgeye iyi niyetle bakılmadığı anlamına gelir. Ben öyle anlıyorum. İşte bölücülük burada başlar. Kim bölücü kim ayırımcı tarih bunu göstermiştir.

   Dünyadaki örneklerine bakıldığında, bu bölgelerde savaş ve huzursuzluğun yanında adaletsizlik, hukuksuzlu, yolsuzluk kaçakçılık, uyuşturucu. Faili mechul, Taciz, tecavüz, sayamacağım kadar olumsuzluklar mevcuttur.

  Kürdistan Bölgesinde bunlar bariz görülmekte. Yıllarca, okul hastane, Fabrika, iş alanlarını bekleyen bölge halkına hizmet diye yutturulan, modern hapishane, karakol veya kalekol.  İzole etmek için baraj. Daha çok ezmek için geniş ve rahat yol yapılır. Ezmek iskence etmek ve öldürüp saklamak için Geniş ve rahat karakol lazım.

  Köyde elektrik, kanalizasyon, sağlık ocağı, ptt, su şebekesi hatta okul yetersiz ama iki ucunda birer karakol mevcut. Bu karakolların bahçeleri toplu mezar, insan kemikleri fışkırıyor. Buralarda iskence olağan bir hal almış.

Çevresindeki araziler tamamen bu karakolların gözetiminde. Ekilene biçilene de müdahale edilir. Kaçakçılık, uyuşturucu, fuhuş vs. yine bu karakolların kontrolünde.

  Burada yaşayan insanlar.

Neden sevmiyor bu karakolları acaba:

Büyükten küçüğe erkeğinden kadınına herkes bu karakollarla tanışıktır. Buralarda iskence hakaret görmüş, hatta bir yakınını buralarda kaybetmiştir.

Ne demiş bir polis (Bir röpotajında) ben eşimin ya da bir yakınımın karakolla düşmesini istemem. Bir vatandaş olarak siz ne düşünürsünüz bilmem.

Ha bir de daha çok asimile etmek için yatılı okul yapılıyor. Bak bu yatırım için kimseyi konuşturmuyorlar. Okul yaptık. Üstelik yetersiz öğretmenle ve ya asimile edecek öğretmen, asker öğretmenle kadroyu tamamlamak. “Müslümanız elhamdullilah” yanında minareli bir de camimiz olmalı. Bu yatılı okullarda taciz, haksızlık ve yolsuzluk da çabası. Bu dramları yazmaya bu sayfa yetmez.

  Giresun’lu öğretmenim vicdan azabı çekiyormuş. Sosyal paylaşım sitesinde yaptıklarını ve pişmanlığını anlatıyor. Anlaşılan adamda vicdan da varmış ama son pişmanlık fayda etmiyor. Onun gibi niceleri vicdanlarını hatta insanlığını kaybetmişler.

  Ulaşımı zor veya itaatsizlik mi görüldü. Hemen o köy boşaltılır. Nasıl mı?

  Asker köye gelir. Tüm köylüler köy meydanında toplar. Kadınlar bir tarafa erkekler bir tarafa toplanır. Kar kış soğuk sıcak fark etmez. Erkekler çırılçıplak soydurulur. İşkence, hakaret, aşağılama ve hatta dışkı yedirme dahil aklınıza ne zulüm gelirse burada yapılır. Tepki gösteren bayan olursa o da aynı zulümden geçer. Hatta yazamayacağım türden zulümlerle karşılaşır. Bu aşağılanmalar sürdürülürken açık kapılı kimsenin olmadığı köy hanelerinde aramalar devam ediliyor. Bu zulüm ve aşağılamalar bittikten sonra üç gün müddet veriliyor. Hemen köyü terk edin. Üç gün sonra geldiklerinde köy terk edilmemişse köy yakılmaya başlanır. İnsanlar da kalekolda iskenceye alınır. Kaç köy boşaltıldı. Binlerce…

  Şu Kürtler ne istiyor?  sorusu terk edildi. Artık kimse bu soruyu sormuyor. Çünkü cevabını herkes biliyor. Ne istedikleri anlaşılmıştır.

Artık sorulması gereken soru, şu Türkler ne istiyor. “Herkes Hayatın Kendine Değdiği Yerden Konuşur” demiş bir bilen.

  Devleti bölecek birileri varsa onlar Kürtler değil bu böyle biline…

Devlet şiddetine, devlet terörüne karşı çıkmadan, bu ülkede hiçbir şey çözülmez. Kendine demokrasi kendine Müslüman oldukça çok meşakatlerle karşılaşılacak bu ülkede.

Türk’e demokrasi Kürde sopa.  Kimse birini diğerinin karşısına çıkararak bir şey elde edemez.

  Tüm Türkiye’de herkes için demokrasi, özgürlük, eşitlik ve adaletin olması gerekir.

Ne Devlet mişiz be…

Son zamanlarda söylemler değişmeye başladı.

  Yıllarca dış mihraklar denilerek insanlar uyutuldu. Geçmez artık bu zart u zurt teorileriniz. Bu ülkeyi yönetenler adam gibi yönetirse dış mihraklar bir halt etmez.

Olayların ve kabahatların üstünü kapatmak için yeni bir icat üretilmiş. Eskide dış mihrakların parmağı vardı şimdi o parmak kırılmış. Lobi parmağı olmuş.

Batıda olunca faiz lobisi. Doğuda olunca esrar lobisi….