![]()
Salih TAŞ
salih@salihtas.net
ETKİLİ ÖĞRETMENLİK
13/09/2013
ETKİLİ ÖĞRETMENLİK EĞİTİMİ Yazar : DR. Thomas GORDON Yayınevi : Sistem Yayıncılık Baskı : İstanbul / 1993 / 238 shf. 1- ÖĞRETMEN-ÖĞRENCİ İLİŞKİSİ Öğretme evrensel bir uğraştır. Herkes birbirine
birşeyler öğretir. Bu kitap, "öğretme"nin nasıl daha etkili
yapılacağını, öğrencilerin bilgilendirilip, olgunlaştırılırken çatışmaları
azaltıp sistemin süresinin nasıl artırılacağını anlatıyor. "Etnik
öğretmenlik eğitimi" kısaca EÖE profesyoneller için hazırlanmıştır, ama
öğreten herkesin etkisini arttıracak niteliktedir. Öğretme-Öğrenme sürecinin etkili olabilmesi için
öğreten ve öğrenen arasında çok özel bir ilişkinin kurulması gerekir. İşte bu
kitapta öğretmenin söz konusu bağlantıları sağlayabilmesine yarayacak iletişim
becerilerini ele alır. Amaç, öğrencilerin büyümesi ve gelişmesidir, fakat
birçok öğretmen tarafından kullanılan ve okul idaresi tarafından salık verilen
öğretme yöntemleri öğrencilerin bağımlı, gelişmemiş ve çocuksu kalmalarını
sağlamaktan ileri gitmez. EÖE'de bütün bunların çözümünü bulacaksınız. 2- ÖĞRETMEN-ÖĞRENCİ İLİŞKİSİ İÇİN ETKİLİ BİR MODEL Öğretmenler okuldaki ve öğrencilerdeki problemlerden
dolayı hayal kırıklığına uğrayabilir ya da problemin çözümünde başarısız
görülebilir. Yapılan araştırmalara göre, onların başarısız olmadığını, tersine
çoğunun öğretmenlik hakkında çok şey bildiği fakat bunu uygulamak için yeterli
fırsatları bulamadığını göstermektedir. İyi öğretmen tanımları genelde çok kişi tarafından
kabul edilmiş yaygın inançlara dayanır. Misaller: 1. İyi öğretmen sakindir, telaşlanmaz, sinirlenmez,
soğuk kanlıdır. 2. İyi öğretmen önyargılı ve yanlı değildir,
öğrencilere eşit davranır. 3. İyi öğretmen her şeyden önce tutarlıdır. Değişmez,
unutulmaz, hata yapmaz. 4. İyi öğretmen her sorunun cevabını bilir. İşte bir öğretmen kendisini bu yaygın inanç modellerine
göre değerlendirir ve kendisini başarısız kabul eder. EÖE'nde tuzaklardan
kurtulup, durum ne olursa olsun gerçek bir kişi olarak davranmayı ve gerçek
kendiniz olmayı göreceksiniz. Öğretmen ve öğrenci arasındaki ilişki, 1. Açıklık 2. Önemsenmek 3. Birbirine ihtiyaç duymak 4. Birbirinden ayrı olmak 5. İhtiyaçlarını karşılıklı olarak giderebilmek Özelliklerini içerirse, iyi bir öğretmen-öğrenci
ilişkisi kurulmuş demektir. KABUL EDİLEBİLİRLİK Öğretmen-öğrenci ilişkilerinde, öğretmenlerin
öğrencilerin davranışlarını kabul edip etmemeleri çok önemlidir. Kabul çizgisi
değişkendir ve üç sebebi vardır. 1. Öğretmendeki değişiklikler, 2. Öğrencideki değişiklikler 3. Durum ve çevredeki değişiklikler, Öğrenci davranışların kabul edilebilir ve edilemez
davranışlar arasındaki ayrım, ilişkilerde ortaya çıkacak meselelerin,
öğretmenler tarafından halledilmesine yardımcı olacaktır. Fakat burada öğretmen-öğrenci ilişkisine ortaya çıkan
sorun kime ait olduğunun çözülmesi gerekir. Öğretmenler kendilerini doğrudan
ilgilendirmeyen, öğrencinin özel sorunları ile; doğrudan ilgilendiren sorunları
ayırt etmelidir. Çünkü öğretmen sorun kendisine şu soruları sorabilir; - Bu davranış benim üzerimde gerçek müşahhas bir etki
yapmıyor mu? - Olumsuz etkilendiğim için mi bu davranışı kabul
edemiyorum? - Yoksa yalnızca öğrencinin değişik davranmasını benim
düşündüğüm şekilde hissetmesini istediğim için mi kabul edemiyorum? Son soruya cevap evet ise sorun öğrencinindir; eğer bir
önce ki cevap evet ise sorun öğretmenindir. Öğrencilerin okuldan kaynaklanan ya da kaynaklanmayan
birçok sorunları da vardır ve bu sorunlarla başetmeye çalışırlar. Çünkü,
öğretme-öğrenme yalnız ilişkinin sorun-yok bölgesinde etkili olabilir. Öğrencinin sorunu Öğretme-öğrenme alanı (sorun yok) Öğretmenin sorunu 3.
ÖĞRENCİLERİN
SORUNLARI OLDUĞUNDA ÖĞRETMENLER NE YAPABİLİR? Birçok öğretmenin iki ortak şikayeti vardır; yardımcı
olmakta yetersiz kalışları ve yardım için el uzattıklarında geri çevrilmeleri. Öğretmenler, sorun ortaya çıkınca, sorunları nasıl
etkili bir biçimde tepki göstereceklerini bilemediklerinden yardımcı olamazlar.
Öğretmen, öğrencinin davranışının kabul edilemez olduğu mesajını verir, onun
değişmesini, sanki sorunu yokmuş gibi davranmasın ve sorunu ne olursa olsun onu
bir kenara bırakmasını ister. Öğretmen bu yaklaşım diline EÖE'de "Kabul
etmeme dili" denir. Kabul Etmeme Dili = İletişimin On İki Engeli Bunlar öğrencinin öğrenmesini engelleyen sorunları
çözmesinde gerekli olan iki yönlü iletişimi yavaşlatır, engeller ya da
bütünüyle yok eder. 1. Emir vermek yönlendirmek, 2. Uyarmak gözdağı vermek, 3. Ahlak dersi vermek, 4. Öğüt vermek, çözüm ve öneri getirmek, 5. Öğretme, nutuk çekmek, mantıklı düşünceler önermek, 6. Yargılamak, eleştirmek, suçlamak, aynı düşüncede
olmamak, 7. Ad takmak, alay etmek, 8. Yorumlamak, analiz etmek, tanı koymak, 9. Övmek, aynı düşüncede olmak, olumlu değerlendirme
yapmak, 10. Güven vermek, desteklemek, avutmak, duygularını
paylaşmak, 11. Soru sormak, sınamak, sorguya çekmek, çapraz
sorgulamak, 12. Sözünden dönmek, oyalamak, alay etmek, şakacı
davranmak, konuyu saptırmak. Üç Yaygın Yanlış Anlama EÖE kurslarında tartışmalar üç temel sorunda
yoğunlaşıyor: 1. Gerçekleri söylemenin, öğüt vermenin ve açıklamanın
nesi yanlış? (Öğretmenin asıl vazifesi bu değil mi?) 2. Övmek ve değerlendirmek neden engel olsun? (Övme iyi
davranışları pekiştirir) 3. Soru sormak neden etkisiz kabul ediliyor? (Çünkü bu
öğretmede en değerli yollardan) Kabul Dili Neden Güçlüdür? "12 Engel" kabul etmeme dilidir, çünkü sorunu
olan kişiye, değişmesi gerektiği, sorunlu olmanın kabul edilemeyeceğini ve
sorunlu kişide bir sorun bulunduğunu iletir. Bir kişi, başka birini içtenlikle kabul eder ve
iletebilirse, o kişide yardım etme yeteneği var demektir. Başkalarını oldukları
gibi kabul etmek, ilişkileri kuvvetlendirmede önemli bir etkendir. Kabul, küçücük tohumları bile en güzel çiçeğe
dönüştürebilecek verimli bir toprak gibidir. Burada asıl iş tohumdadır. Genç insan da kendi
organizmasında bir gelişme yeteneği taşır. Kabul, gencin gizli gücünün ortaya
çıkmasına imkan sağlar. Kabul, çocukları açar, onları, duygularını ve
sorunlarını paylaşmak için yüreklendirir. EÖE kurslarında kabul etmeme iletilerini önlemek ölçüde
azaltabilecekleri gösterilmiştir. Kabul için özel beceriler gerekir. Kişiyi iyi
bir danışman yapan psikoloji bilgisi ya da zihinsel gizli gücü değildir.
Psikologlar buna iyileştirici iletişim derler. SORUNLU ÖĞRENCİLERE YARDIM ETMENİN ETKİLİ YOLLARI EÖE kurslarındaki öğretmenler bir kişiye yardım etmenin
yolunun hiç bir şey yapmaksızın yalnızca orada olmak olduğunu öğrenince şaşırır
ve inanmazlar. Usta danışmanlar başarılarını temelinin, kişiyi konuşmaya
başlatmak ve onu dinleyerek yolunu açmak olduğunu söylerler. Etkili biçimde yardımcı olmanın dört farklı yolu: 1. Edilgen Dinleme (sessizlik): Öğrenciye gerçekten
kabul edildiğini duyumsatan ve sizinle daha fazla paylaşması için yüreklendiren
çok güçlü bir iletidir. 2. Kabul Ettiğini Gösteren Tepkiler: Dinlerken,
özellikle duraklamalarda gerçekten dinlediğinizi göstermek için sözlü ya da
sözcük belirtileri vermeye "kabul tepkileri" denir.
"Hı-hı", "evet", "anlıyorum" gibi... 3. Kapı Aralayıcı İletiler Ne Yapılabilir?: Öğrenciler,
bazen daha çok konuşmak, diren inme ve başlamak için bile ek yüreklendirme beklerler.
Bu iletilere "kapı aralayıcılar" denir. "İlginç, devam etmek ister misin?" "Söylediklerin çok ilginç", gibi 4. Etkin Dinlemenin Gereği: daha fazla etkileşim ve
dinleyenin yalnız duyduğunu değil, aynı zamanda doğru olarak anladığını da
gösterir. Bu nedenle usta dinleyici "etkin dinleme"yi daha yaygın
kullanır. ETKİN DİNLEME NASIL ÖĞRENİLİR Etkin dinleme öğrencinin ilettiğini doğru anlamanızı
sağlar. Öğretmen, öğrenciyi anladığını gösteren geri iletiler verir. İletişim işlemlerinde çözümleme çok önemlidir.
Öğrencinin de, sizin, kendisini doru mu yanlış mı çözümlediğinizi bilmemesi de
aynı derecede önemlidir. Bu nedenle, öğrencinin iletisini yanıtlamadan önce,
onu doğu çözümleyip çözümlemediğinize karar verdiğiniz düşünelim. Tek
yapılacak, çözümleme sonuçlarınızı kendi sözcüklerini kullanarak geri
iletmektir. Bu geri iletim yöntemine "etkin dinleme" denir. ETKİN DİNLEME İÇİN NELER GEREKLİDİR? 1. Öğretmen, öğrencinin kendi sorunlarını
çözebileceğine kesinlikle inanmalıdır. 2. Öğretmen, öğrencinin dile getirdiği duygu ve
düşüncelerini, bir öğrencide olması gereken düşünceler saysa bile gerçekten
kabul edilmelidir. 3. Öğretmen, duyguların genelde geçici ve anlık
olduğunu bilmelidir. 4. Öğretmenler, öğrenciye sorunlarında yardımcı olmayı
istemeli ve bunun için zaman ayırmalı. 5. Öğretmen, sorunu olan öğrenci ile birlikte olmalı
ama kendi kimliğini korumalıdır. 6. Öğretmenler, öğrencilerin sorunlarını paylaşmak ve
konuya başlamak için zorlanabileceklerini bilmelidir. 7. Öğretmenler, öğrencilerin sorunlarının gizliliğine
saygı duymalıdır. Etkin Dinleme (E.D.) öğrenmeyi kolaylaştırmada,
sorgulamayı, yüreklendirmede öğrencilerin düşünme, tartışma, soru sorma ve
araştırmada kendilerini özgür hissedecekleri ortamı oluşturmada güçlü bir
araçtır. Etkin Dinlemede Zaman Kazanma Nedenleri: 1. E.D. öğrencilerin sorunları ile başa çıkabilmelerine
ve onları çözümlemelerine yardım eder. 2. E.D. öğrencilerin duygularından korkmalarına ve
duyguların kötü olmalarını anlamalarına yardım eder. 3. E.D. sorunu çözmesine yardımcı olur. 4. E.D. sorunu çözümleme ve çözme sorumluluğunu
öğrencide bırakır. 5. Öğretmen kendilerini dinlerken düşünce, görüş ve
duygularını ve kabul ettiğini görür, bu nedenle görüşlerini almaya hazır
olurlar. 6. E.D. Öğrenci ile öğretmen arasında da yakın ve
anlamlı bir ilişkinin kurulmasını sağlar. 4- ETKİN DİNLEMENİN YARARLARI E.D. öğrencileri belirli konular üzerinde tartışmaya
yüreklendirir. Öğrenmeye direnci olan öğrencinin direncini kırar. Bağımlı ve
boyun eğen öğrencilere yardım eder. Öğrencilerin olumsuz olaylarla ilgili
duygularını sınıf içinde açıkça tartışmalarına yardımcı olur. E.D.'yi kullanan öğretmenler, tartışma grubundaki
öğrencilerin güçleri, yetenekleri ve özel ilgi alanları hakkında edindikleri
bilgileri, daha sonra sınıf yararına kullanabilir. Öğrenmeye karşı direnme, öğrencinin bir sorunu olduğunu
gösterir. Bu da E.D. ile çözülür. E.D., bağımlı öğrencilere yardımda da
kullanılır, sorunun sorumluluğunun öğrencide bırakılıp kendi çözümünü bulması
sağlanır. 5- ÖĞRENCİLER SORUN ÇIKARINCA ÖĞRETMENLER NE YAPABİLİR Öğretmenler Sorun Kendilerindeyken Ne Yapabilir? Sorunun kendilerinin olduğunu anlatan ip uçları
kırgınlık, can sıkıntısı, dikkatin dağılması, yılgınlık, küskünlük, sinirlilik.
Öğrencilerin çekilmez davranışları öğretmenlerin davranış penceresinin
"kabul etmeme" alanındadır. Öğretmen çocuğun kabul edilmez
davranışını değiştirmeye çalışırken etkisini üç değişkene yönlendirmelidir: 1. Öğrencinin davranışına 2. Çevreye 3. Kendi davranışına Tipik etkisiz yüzleşmenin sonuçları: Öğretmenlerin gönderdikleri yüzleşme iletilerinin hemen
hemen %15'inin öğrenci üzerinde aşağıdaki etkileri doğurduğu görülür: 1. Değişmeye karşı direnmeye neden olur. 2. Öğretmenin kendini aptal ve yetersiz sandığını
düşünmesine neden olur. 3. Kendisini suçlu duyumsatır, utandırır. 4. Benlik saygısını azaltır. 5. Savunmaya iter. Öğretmenlerin öğrencilerle yüzleşirken gönderdikleri
iletiler üç ana başlıkta toplanır. 1. Çözüm iletileri 2. Bastırıcı iletiler 3. Dolaylı iletiler Çözüm İletileri Neden Yararsızdır? Çözüm iletileri öğrencilere tam olarak davranışlarını
nasıl değiştireceklerini, ne yapmaları gerektiğini, ne yaparlarsa daha iyi
olacağını ya da ne yapabileceklerini gösterir. Çözüm iletilerinin beş değişik türü vardır. 1. Emir vermek, yönlendirmek; "Çikleti hemen
ağzından çıkar at". 2. Uyarmak göz dağı vermek. 3. Ahlak dersi vermek; "4. Sınıf öğrencisi doğruyu
yanlıştan ayırabilmeli." 4. Öğretimi mantıklı yürütmek. 5. Öğüt vermek, çözüm getirmek; "Yerinde olsam
çalışmaya başlardım" Çoğu öğretmen çözüm iletilerini, kendi gereksinmelerini
kısa yoldan elde etmek için kullanırlar. Yanlış olan, işe yaramaması ve
yaradığı zaman bile taşıdığı gizli iletiler neden ile öğrenciyi küstürüp
uzaklaştırmasıdır. Çözüm iletileri öğrencilerinin öğretmenlerine aynen
karşılık verme tehlikesini taşırlar. Bastırıcı İletiler Neden Yararsızdır? Bunlar öğrenciyi küçümser kişiliğini sorgular, benlik
imajını zedeler. Bunları 6 grupta toplayabiliriz. 1. Yargılamak, eleştirmek, suçlamak, aynı düşünceyi
paylaşmamak. 2. Ad takmak, alay etmek. 3. Yorumlamak, çözümlemek, tanı koymak. 4. Övmek aynı düşünceyi paylaşma, olumlu değerlendirme
yapmak. 5. Güven vermek, desteklemek, duygularını paylaşmak. 6. Sınamak, sorguya çekmek. Bastırıcı iletiler, öğrenciler tarafından ya önemsenmez
ya da yetersizlik duygularını pekiştirir. Öğrenciler genelde bunlara gülüp
geçerler. Dolaylı İletiler Neden Yararsızdır? Bunlar alay etmeği, iğnelemeyi, takılmayı, utandırmayı
içerir. Bunlar, çok gizli olduklarından ya anlaşılmazlar yada öğretmenlerin
sinsi davranışları olarak nitelendirirler. Sen-İletileri'ne Karşı Ben-İletileri: EÖE kurslarını verirken yüzleşme becerileri
sınıflandırmanın ve onları daha iyi anlamanın bir başka yolunu bulduk. Bu
yolla, dilimizin yapısı gereği için "sen" zamiri olmayan cümlelerin
sen-iletisi olduğunu öğrenen öğretmenler şaşırdılar. Sen iletiler öğrenciyi olumsuz yargılayan,
ben-iletileri ise öğretmenin sorun karşısındaki duygularını dile getiren
ilişkilerdir. Öğrenciler sen-iletileri ile hemen her zaman kötü olduklarını
algılarlar. Ben-iletileri iki açıdan "yükümlülük
iletileri" olarak adlandırılabilir. 1- Ben-iletilerini gönderen öğretmen, kendi
duygularının bilincinde olmak için önce kendini dinleme ve duygularını tüm
açıklığıyla öğrencileriyle paylaşma yükümlülüğü taşır. 2. Ben-iletileri, davranışın yükümlülüğünü öğrencide
bırakır. Üç önemli ölçütü vardır: 1- Öğrencilerinin davranışını değiştirme ihtimali
yüksektir. 2- Öğrenci ile ilgili çok az olumsuz değerlendirme
içerir. 3- İletişimi zedelemez. Ben-iletileri öğretmenleri saydam, dürüst, öğrencilerin
kendileri ile anlamlı ilişkiler kurabilecekleri gerçek kişiler olarak gösterir
ve yakınlığın gelişmesine yardım eder. Ben-İletili Cümleler Nasıl Kurulur? Öğrenciler üzerinde etkili olabilmesi için
ben-iletileri üç öğeyi taşımalıdır. 1. Sorun oluşturan davranışın tanımlarını içermelidir: Öğretmenin, kendisi ile neden yüzleştiğini kestirmek
zorunda kalmamalıdır. Öğrenci iyi bir ben-iletisi yorum içermeyen haber
gibidir. "Kabadayılık ettiğin zaman..." Yargılama ile başlayan ben-iletilerine "kılık
değiştirmiş sen-iletileri" denir. İyi bir ben-iletisinde zaman belirten
bir bağlaç vardır. Öğrenciye sorun teşkil eden davranışın zamanını belirtmek
çok önemlidir. Öğretmen, öğrenciye değil onun belli bir davranışına kızmıştır. 2. Öğrencinin kabul edilmeyen davranışını öğretmen
üzerindeki kesin gerçek, somut etkisinin ona söylenmesidir. "senin uzun saçlarını görmeye dayanamıyorum" Ben-iletilerini kullanmaya başlayan öğretmenlerin
yapacakları ilk iş kabul edilmez öğrenci davranışlarını iki grup içinde
sınıflandırmak olmalıdır. Somut etkisi olanlar ve olmayanlar. 3. Duyguların dile getirilmesi: Ben-iletisi, davranış,
etki ve duygu zincirinden oluşur. Ben-iletisinden nasıl dönülür? Ben-iletileri, sen-iletilerine göre öğrencileri daha az
savunmaya iter. Fakat herşeye rağmen iyi bir ben-iletisinden bile öğrenci
incinebilir. Öğretmen bunu farkedince hemen, yüzleşmeden etkin dinlemeye
geçmelidir. Öğretmenler kendilerini nasıl kızdırır. Kızgınlık, öğretmenin üç bölümlü ben-iletisini, duygu
bölümünde olduğundan, yüzleşmeler öğrenciler tarafından suçlama ve bastırıcı
iletiler olarak algılanır. Kızgınlık ikinci bir duygudur. Her zaman daha önce
yaşanan başka duyguların sonucunda oluşur. Öğretmen bahçede dolaşırken, çocuklardan birinin attığı
taş başını sıyırıp geçer. Öğretmenin ilk duygusu korkudur, ikinci duygusu
kızgınlıktır. EÖE kurallarında öğretmenle birinci duygularını talebelerine
iletmeleri öğretilir. Ben-iletilerinin tehlikeleri 1. Ben-iletileri uygulayabilecek kişinin kendini tüm
çıplaklığıyla ortaya koymasıdır. 2. İnsanın kendini değiştirme ihtimalidir. 3. Sorumluluktur. Etkili ben-iletileri neler yapar Ben-iletileri, düşüncesiz kimseleri düşünceye yöneltir.
Öğretmenlerin ben diliyle konuşmaları, öğrencilere insanlar arası etkili
iletişimi öğretir. Çünkü onlar öğretmenlerini kendilerine model olarak alırlar. SORUNLARI ÖNLEMEK SINIF ORTAMI NASIL DEĞİŞTİRİLİR Eğitim sistemleri gelişip değişiyor ama binaları
1992'lü (eski) yıllardan kalma, yani hiç yenilenmeyen imkanlara karşı
öğretmenlerden modern eğitim yapmaları bekleniyor. Yenilikçi Düşünce EÖE'de sekiz yol önerilmiştir. 1. Dikkatin kolay yoğunlaştırılabileceği ve dış
etkenden olabildiğince az etkili bir yer seçilmeli. 2. Özel sorunun ne olduğuna karar verilmeli. 3. Düşünce seli için zaman sınırlaması koyulmalı. 4. Ürettiğiniz tüm düşünceleri yazmalısınız. 5. Nitelik değil nicelik arandığından, oldukça çok
düşünce üretilsin. 6. Üretilen düşüncelere sınır koymamalısınız. 7. Hiç bir değerlendirmeye izin vermemelisiniz. 8. Bakış açınızı zaman zaman değiştirmelisiniz. Sınıf ortamını değiştirmek Bunun da 8 yolu vardır: 1. Ortamı zenginleştirme. 2. Ortamı fakirleştirme. 3. Ortamı kısıtlamak. 4. Ortamı genişletmek. 5. Ortamı yeniden düzenlemek. 6. Ortamı yalınlaştırmak. 7. Ortamı sistemleştirmek. 8. Ortam için önceden plan yapmak. Sınıfta zamanı verimli kullanma: Sorunsuz ortamlarda üç tür işe yarar ve kullanılabilir
zaman vardır: 1. Sayısız uyaranla başedilebilme zamanı (rahatsız
edicilerin kaldırılmaları) 2. Bireysel zaman (sessizlik köşeleri, bireysel çalışma
köşeleri, ses geçirmeyen kulaklıklar) 3. En uygun zaman (öğrencinin sorunsuz ilgi beklediği
zaman9 Öğretmenlerin öğretebildiği öğrencilerin öğrenebildiği,
her birinin "insan" olabildiği zamanlardır, dersler her iki taraf
için daha zevkli olacaktır. 7- SINIFTA TARTIŞMA Ben-iletilerinin etkisiz olduğu, sınıf ortamını
değiştirmenin işe yaramadığı durumlar iki nedene bağlanabilir: Ya çocuğu kabul
edilemez davranışa yönelten dürtü çok güçlüdür ya da öğretmeni ile iyi
ilişkiler içinde olmadığı için onun ihtiyaçlarını umursamaz sonuç olarak, pek
çok sınıfta öğretmen ve öğrenciler zaman zaman ihtiyaç çatışması
yaşayabilirler. Çatışmaların çözümü: Öğretmenler; çatışmaların çözümüne genellikle kazanmak
kaybetmek açısından bakarlar. Kazanmaya ya da en azından beraber kalmaya
çalışırlar. Kazanmak kaybetmek yöntemlerine EÖE yöntem 1 ve yöntem 2 adları
verildi. Yöntem 1'de her zaman öğretmen kazanır, yöntem 2'de ise öğrenciler
kazanır. Yöntem 1'de büyükler önce kendi çözümünü önerir,
inandırmaya çalışır, olmazsa sertleşerek çözümüne ulaşır. Küçükler boyun eğmek
zorunda bırakılır. Büyük kazanmış, küçük kaybetmiştir. Yöntem 2'de ise çocuk kazanıp büyük kaybeder. İki
yöntemde de ortak yan her iki tarafın kazanmak için sanki savaş vermesidir. Her
ikisinde de kaybeden kızgın, kırgın ve mutsuzdur Sınıfta otorite Öğretmenler, otoritenin nasıl kullanıldığını ve olumsuz
etkiler yaptığını çoğu zaman bilemez ya da farkedemez. İki tür otorite vardır. 1. Bu türü, uzmanlığa, bilgiye, deneyime dayanır. (o bu
konuda otoriterdir) Bu otorite, çocukların kendilerine ve öğretmenlerine
yakıştığı "psikolojik boyut" farklarını gösterir. Öğrenci büyüdükçe
kendi psikolojik boyutu da büyür. 2. Bu türü ise öğretmenin öğrenciyi ödüllendirme ve
cezalandırma gücünden doğar. Öğretmen otoritesini ödül ve ceza gücünden alır. Öğrenciler, öğretmenin kendisine değil güç kullanmasına
karşı geldiler. Öğretmenler güç kullanmaktan vazgeçtiklerinde, öğrenci
isyanlarının çoğu ortadan kalkar. Yöntem 1 otoritenin arkasına saklanmış güçtür. ÖĞRENCİLERİN KULLANDIKLARI BAŞETME YÖNTEMLERİ 1. İsyan etme, direnme, meydan okuma. 2. Karşı koyma. 3. Yalan söyleme, duygularını saklama, sinsice
davranma. 4. Başkalarını suçlama, dedikodu yapma. 5. Hile yapma, başkasının çalışmasını sahiplenme. 6. Patronluk taslama zorbalık etme. 7. Yenilgiden nefret etme, yenme gereksinimi duyma. 8. İşbirliği yapma, örgütlenme. 9. Boyun eğme, rol yapma. 10. Yağcılık. 11. Yeni şeyler denemekten ve tehlikeden kaçma. 12. Geri çekilme hayal kurma. Yöntem 2 Neden Kullanılmamalı? Yöntem 2'yi kullanan öğretmenlerin ihtiyaçları
karşılanmaz, acı çekerler işlerini yapamazlar, öğretin onlar için bir yük hatta
karabasan olur. Sonuçta Yöntem 1'de kaybeden öğrenci gibi başetme yöntemleri
geliştirirler. 1. Habersiz zor sınav yaparlar. 2. Diğer öğretmenlerle iş birliği yaparlar. 3. Bir başka okula atanmayı isterler. 4. Aşırı yiyip içip, hayal kurarak gerçeklerden
kaçarlar. 5. Psikosomatik hastalıklara yakalanırlar. 6. Arkadaş ilişkilerinde isteksizdirler. 7. Öğrencilere bol not vererek yağcılık yaparlar. 8. İstenilen işin en azını yaparlar. 8- ÇALIŞMALARIN ÇÖZÜMÜNDE KAYBEDEN-YOK YÖNTEMİ Yöntem 2: Kaybeden-yok Bu yöntem, göreceli olarak eşit güçte olanlar
arasındaki çatışmaların çözümünde etkili tek yöntemdir. Yöntem 3, bir süreçtir. Yöntem 3, çözümlenen tarafların dışında hiç kimse
tarafından kabul edilmek zorunda olmamasıdır. Yöntem 3 tarafların kendilerine sorunlarına yine
kendilerine özgü çözümler bulmada özgür kılar. Gücün, Yöntem 3'de yeri yoktur. Yöntem 3'ün ön şartları: - Etkin dinleme konusunda yetkinleşme gerekir. - Öğrencilerin duygu ve düşüncelerini olduğu gibi kabul
gerekir. - Öğretmen doğru ben-iletisi ihtiyaçlarını açıkça
ortaya koymalıdır. - Yöntem 1 ve 2'nin özelliklerinin öğrencilere
anlatılmasında da fayda vardır. Yöntem 3'de Altı aşamada sorun çözme, 1. Sorunu tanımlama 2. Olası çözümler üretme 3. Çözümleri değerlendirme. 4. En iyi çözümün hangisi olduğuna karar verme. 5. Bu kararları nasıl uygulanacağını belirleme. 6. Çözümün başarısını değerlendirme Yöntem 3'ün Okuldaki Yararları 1. Küskünlük yok. 2. Güdülenme çözümünün uygulanmasını sağlar. (Katkıda
bulunulan karar benimsenir) 3. Tek elin nesi var? (İki tarafın çözümlerini
birleşmesi) 4. Yöntem 3'de satış gerekmez. (İnandırmaya gerek yok) 5. Yöntem 3'de güç ya da otorite gerekmez. 6. Yöntem 3'de öğretmen ve öğrenciler birbirlerini
sever. 7. Yöntem 3'de gerçek sorun ortaya çıkar. 8. Yöntem 3'de öğrenciler daha sorumlu ve olgun
olurlar. 9- KAYBEDEN-YOK YÖNETİME İŞLERLİK KAZANDIRMAK Sınıfta kural belirleme toplantıları nasıl işler? EÖE kurslarına göre, kural belirleme sınıfta
öğrencilerle birlikte olur bunun en uygun zamanı okulun ilk günüdür. 1. Korkuyu yenmek: Öğretmenler kural belirleme
toplantısı yapmaktan çekinmemelidir. Sınıf, yalnızca öğretmenin özgür bıraktığı
alan içinde karar alabilir. Öğretmen de grubun bir üyesidir. 2. Hazırlık: Toplantının amacı anlatılmalıdır. Hiç
kimse kaybettim duygusuna kapılmamalı ve alınan kararlar herkesi mutlu
etmelidir. 3. Toplantıyı yönetmek: Öğretmen kararların çerçevesini
çizmelidir. Her davranış için kural konulmamalıdır. 4. Öğretmenin rolü: Kural tespitide toplantısını
önderidir. Bu toplantı sayesinde öğrenciler kararlara iştirak edecek ve kabulde
sorun çıkarmayacaktır. Çatışmalar önlenir, fikir, üretilir. Öğretmenlerin Yöntem 3'ün kullanırken karşılaşacakları
sorunların çözümleri; 1. Öğrenciler anlaşmaya uymayabilir: Yöntem 1'e dönüp
güç kullanmamalıdır. Öğrenciye bir şans daha tanınabilir, sözü hatırlatılabilir
ya da sorunun çözümüne tekrar dönülebilir. 2. Öğrenciler cezayı çözüme katmak isteyebilirler:
Cezadan söz etmek güvensizliktir, kuşku ve kötümserliği çağrıştırır. Her
öğrenci güvenilmezliği ispatlanana kadar güvenilirdir. Yöntem 3'ün uygulanması sırasında; olağan üstü
durumlarda ve oyun türü kurallara (öğrenci bilgilendirilerek) yöntem 1
kullanılabilir. 10- OKULDA DEĞERLERİN ÇARPIŞMASI İnanışlar ve değerler değiştirilmeye yatkın değildir ve
üzerlerinde tartışmasız insanları çözüme götürmez. Öğrenci sözlü ya da davranışlarıyla diğer alanına
girildiğini belirtir. Öğretmen de sen-iletili cümlelerle kendini rahatlatmak
için yargılayıcı, aşağılayıcı konuşmaya başlarsa değer çarpışması değer
çatışmasına döner. Ben-iletileri değer çatışmalarında işe yaramaz. Yöntem 3'de bazen değer çatışmaları işe yaramaz, çünkü
öğrenci kendi değerleri ile ilgili işbirliğine girmek istemezler. Yöntem 1 güç kullanacağından (tarih, değerleri uğruna
yaşamlarını yitirenlerin örnekleriyle doludur); Yöntem 2'de de öğretmen çözüme
gitmeyip umursamazlığı tercih edeceğinden, değerler çatışmasında etkisizdir. Değer Çatışmaları İle Nasıl Baş Edilir? 1. Etkili bir danışma olmalısınız. 2. Öğrenciler öğretmenlerini danışman olarak işe
almalıdır. 3. Kusursuz bir hazırlık yapmalı. 4. Düşüncelerin yalnızca bir kere paylaşılması gerekir. 5. Sorumluluğun öğrencide bırakılması gerekir. 6. Değer verilerine model olmak. 7. Daha kabul edici olmak edici olmak için kendini
değiştirebilir. 8. Çocukları tanımak. 9. Grup çalışmalarına katılarak kendilerini
geliştirmeliler. 10. Bireysel ve grup psikoterapisine başvurmak. 11. Kendi değerlerini anlamak. 12. Kendi değerlerine bağlı olmak anacak bunları
başkalarına zorla kabul ettirmemek. 13. Çocukları sevmek. 14. Kabul etme olgunluğunu bulmak. 11- DAHA İYİ BİR ÖĞRETİM İÇİN OKULU İYİLEŞTİRMEK Öğretmenlere sorun çıkaran okulların özellikleri: 1. Öğretmenler asttır. 2. Öğretmenler kararların alınmasına katılmazlar. 3. Okullar değişime karşı koyar. 4. Bir örnek değerleri kabul ettirmek. 5. Suçu başkasına atmak. Öğretmenler okulda daha etkili olmak için ne yapabilir? 1. Öğretmenler rollerinin önemin kabul etmelidir. 2. Her zaman kendi pencerenizden bakmalısınız. Grup toplantılarında nasıl etkili olunur? Genellikle öğretmenler toplantıların çözümü için değil,
çözümden kaçmak için yapıldığını bilir ve bu nedenle toplantıları zaman ve enerji
kaybı olarak değerlendirirler. Daha ileri giderek toplantıların pireye deve
yaptığına inanırlar. Toplantı öncesi yapılması gerekenler: 1. Toplantıdan önce bir önceki tutanağı okuyun. 2. Toplantı gündemine hangi sorun ve konuları
getireceğinizi bilerek giriniz. 3. Her toplantıya zamanında girin. 4. Gereken her şeyi yanınıza alın. 5. Toplantı zamanını yalnızca toplantıya ayarın
(telefonları, özel görüşmeleri vb. kabul etmeyin) Toplantıda yapılması gerekenler 1. Gündem maddelerini abartmadan olabildiğince kısa bir
biçimde dile getirin. 2. Bir duygu ve düşünceniz varsa bunu açık ve dürüst
bir biçimde dile getirin. Duygularınızı bastırmayınız. 3. Gündeme bağlı kalın. Başkalarının da böyle yapmasına
yardımcı olun. 4. Anladığınız her şeyin açıklamasını yapın. 5. Etkin olarak katılın. Söyleyecek bir şeyiniz varsa
söyleyin; size sorulmasını beklemeyin. 6. Grubun işbirliği için aşağıdaki yöntemin
izlenmesinde dairenin. a) Zamanında başlamak, b) Gündemi belirlemek, c) Konudan sapmak, d) Sırayı bozmak, e) Kayıt tutmak, f) Önemli gündem maddelerini bir panoda duyurmak, g) Karara varmak, h) Toplantıyı zamanında bitirmek. 7. Konuşmak isteyenleri dinleyin, konuşmaktan
çekinenleri de yüreklendirin. 8. Herkesi dikkatle dinleyin. İyi anlaşmalarına yardım
etmek için etkin dinleme yapın. 9. Yaratıcı çözümler bulmaya çalışın. 10. Grubu bölecek alaya alma, şaka yapma gibi iletişim
engellerinden kaçının. 11. Alınan kararları not edin. 12. Kendinize sürekli şu soruları sorun, a) Grubun gereksinimi nedir? b) Nasıl yardım edebilirim? c) Şu an bu sorunun çözülmesine ne yardım edebilir? d) Grubun daha etkili çalışmasına yardım edebilecek ne
tür katkılarım olabilir? Toplantı sonrası yapılması gerekenler 1. Kararları uygulayın. 2. Karaları ve çözümleri toplantıya katılmayanlara da
aktarın. 3. Toplantıda yaşanan olayları ve bir üyeyi olumsuz bir
biçimde etkileyecek konuşmaları gizli tutun. 4. Toplantıdan sonra alınan bir kararla ilgili olarak
yakınmayın. Eğer o konuda başka bir düşünceniz var ise bir sonraki toplantıda
dile getirin. ÖZEL BÖLÜM = EVDEKİ SORUNLARLA NASIL BAŞEDİLİR (öğretmen-öğrenci-veli ilişkisi) Ana-babaların gözünde öğretmenlerin çocukların öteki
ana-babalarıdır, öğretmenlerin gözünde de ana-babalar çocukların öteki
öğretmenleridir. Eğitim doğumla başlar, ölüme kadar devam eder,
ana-babalar, bebeklere birşeyler öğrensin diye özgürlük tanırken bebekler
yürümeye, konuşmaya başlayınca "eğitmeye" ve "ders vermeye"
başlarlar. Ödül ve ceza vererek onları zorlarlar. Oniki iletişim engelinin tümünü kullanırlar. Ana-babaların
görevi çocuklara öğrenmeleri için sadece "izin" vermektedir. En iyi
öğretmenler bu öğretme sürecinde sessiz ortaklar gibidir. Çocukların dinleyerek değil, yaparak öğrenebilmesi için
ev ortamını zenginleştirirler. Ana-babalar genellikle çocuklar tarafından "işe
alınmadan" onlara birşey öğretmeye kalkışırlar. Aslında
"ustalık" çocuğa kendisini yetersiz hissettirdiği için öğretmeye
engeldir. Ailenin en önemli görevlerinden biri çocukların güvenli
bir "liman", kabul ortamı, dış dünyada incindiklerinde, belkide
başları derde girdiğinde barınabilecekleri bir "sığınak"
sağlanmaktır. Çocukların okuldaki sorunlarına yardımcı olmanın
yoluda, çocukların sorunlarını üslenmesine izin vermektir. Ana-baba çocuğun
sorununu kendi sorunu olarak algılamalıdır, kendilerini ondan ayrı
tutabilmelidir. Fakat bu zordur, çünkü çocuk anne-babanın "canlarının bir
parçası" dır. Ana-babalar ben-iletileri, etkin dinleme ve yöntem 3'ü
kullanarak öğretmenleri etkileyebilirler. Çocuğun okulu hakkında ipuçlarını; oradaki insanlar
arasındaki ilişkilerin niteliğini verir. Eğer okulda yöntem 1 kullanılıyor,
çocuklar yıkıcı sen-dilinin hedefi oluyorsa merdivenlerin halı ile döşenmiş
olması, bilgisayarlarla donatılmış olması birşey ifade etmez. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Kardeşlik ve İnkar - 12/12/2013 |
Halen Kürt ve Kürdistan inkarcılarına bir kaynak olabilir. |
Herkes İçin Adalet - 17/10/2013 |
Tüm Türkiye’de herkes için demokrasi, özgürlük, eşitlik ve adaletin olması gerekir. |
TÜRKİYE'NİN HALKI - 07/08/2013 |
Anayasamız gereğince zaten bir çeşit özerklik oluşacaktır. O halde hangi bölgenin halkı Kürt ise onlar kendi kendilerini özerk olarak yöneteceklerdir. Mustafa Kemal |
İKİ KAFADAR - 05/08/2013 |
Hani bu vatan bizim diyoruz ya !!! |
DİREN ROJAVA - 02/08/2013 |
El Kaideli çeteler, Kürtlere yönelik insanlık ve savaş suçları işliyor. "Kürtler'in canı, malı, kadın ve çocukları size helaldir" Diyen El-Kaide çetesi Suriye’ye özgürlük ve demokrasi mi getirecek. |
AZİZ VE TEMİZ KAN - 25/07/2013 |
"O kadar hukuk ülkesi ki, güvenlik güçleri dahi hukuka uyuyor" |
SAVAŞ BİTTİ - 15/07/2013 |
” Şehitler ölmez vatan bölünmez” ve “Şehît Namirin biji aşîtî” |