![]()
Cihan İPEK
cihanipek@salihtas.net
El Nusra ve Rojava Kürtleri
05/08/2013 Suriye’deki kargaşadan ve özellikle de son günlerde Türkiye sınırına yakın bölgede sınırın ötesinde meydana gelen çatışmalardan dolayı sıklıkla El Nusra, PYD ve Rojava kelimelerini okuyup işitir olduk.Peki, nedir bunlar? El Nusra nedir, ne istiyor? PYD nedir, Rojava Kürtleri ne istiyor? El Nusra, savaşçıları Afganlı, Pakistanlı, Çeçen, Türk, Türkiyeli Kürt/Zaza ve de çoğu Suriye dışındaki Araplardan oluşan İslami ideoloji ile hareket eden, belirgin bir ulusal motifi ve belirgin sınırları olmayan, hatta kimine göre bütün İslam coğrafyasını kendi yurdu addeden toparlama bir örgüttür. Bu örgütün, her hal ve şarta şehit olmayı göze almış ve gözü pek kara yaklaşık 500 ila 1.000 arasında savaşçı mücahidi vardır. Bu örgüt bazı devlet veya uluslararası İslami organizasyonlardan da açık ya da gizli her türlü parasal destekle beraber silah desteğini de rahatlıkla alıyor. Örgüt 2011 Eylül ayında Suriye’de kuruldu. Aradan iki yıl geçtikten sonra, Nisan 2013 yılında uluslararası Terör Örgütü El Kaide'ye bağlılığını açıkça kamuoyuna ilan etti. El Nusra, sünni İslam yorumu tarzında katı taassubi şeriat yanlısı bir ideolojiyi savunmaktadır. Militanları bu ideolojiye kesinlikle bağlıdırlar. Örgütün silah ve para sıkıntısı hiç yoktur. Türkiye’den bu örgüte şimdiye kadar katılan kişilerin sayısının hiç de az olmadığı söyleniyor. Özelliklede Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki illerden ve çoğunlukla bu bölgedeki bir ilden ‘‘İslami Cihat’’ adına katılımın devam ettiği gözlemlenmektedir. Peki, el Nusra örgütü ne istiyor? Bu soruya kısa ve öz olarak anlaşılır bir şekilde şu cevabı verebiliriz. El Nusra: ‘‘Suriye’de Beşşar Hafız el Esed rejimini devirmek ve bu yöntemle tüm Suriye’de kendi İslami ideolojik amacına uygun bir yönetim inşa etmek ve daha sonra ‘İslami Cihat’ adına burada kurduğu devlet rejimi üzerinden bütün İslam ülkelerine ve oradan da geri kalan diğer dünyaya bu ideolojiyi yaymak’’ istiyor. Şimdi de El Nusra’nın çatışmakta olduğu Rojava Kürtlerine ve PYD’ye gelelim. Rojava Kürtlerinin -sınırları dahilinde bulundukları- Suriye devleti otoritesi tarafından kendilerine verilmiş resmi bir vatandaşlıkları dahi yoktur. Çoğunlukla sünni Müslüman bir halktır. Sayıları 2 ila 3 milyon arasında olduğu tahmin ediliyor. Kürtçe’nin Kürmanci/Bahdinani lehçesini konuşuyorlar. Yaşadıkları bölge kadimden beri ata yurtlarıdır. Peki, Rojava Kürtleri ne istiyorlar? Rojava Kürtlerinin tümünün tek bir örgüt tarafından temsil edildiğini, yeknesak bir ideolojiye mensup olduklarını, tümünün aynı şeyi istediklerini ileri sürmek tabii ki maddi gerçeklikle uyarlılık göstermez. Ancak şu da bir gerçek ki içlerinde en örgütlü ve disiplinli yapı olan, bünyesinde küçümsenemeyecek sayıda iyi eğitimli silahlı militan barındıran ve dünya diplomasisinde de adından her gün daha çok söz ettiren örgüt, PYD (Prtîya Yekîtîya Demokratîk = Demokratik Birlik Partisi) dir. PYD’nin Rojavada tam olarak ne istediği yönünde birçok farklı görüş var. Suriye İslam Muhalefeti (ÖSO) ve bu muhalefeti uluslararası camiada destekleyen devletler ile Suriye’deki diğer İslami gruplar, Irak ve Şam İslam Devleti Emriliği, Liva Tevhid, Liva Cundurrahman, Ahraruş Şam, Liva Ashabulyemin, Livaül Yermuk, Liva Ahrar eş-Şuyuh, Sukuruş Şam savaşçıları, Nasname ve İrahim Güçlü, PYD’yi Beşşar Hafız el-Esed’in desteklediğini ve PYD’nin Suriye’deki Kürt halkının değil, Esed rejiminin hizmetinde bir örgüt olduğunu ileri sürmektedirler. Türkiye’deki kamuoyunda ise PYD, genel olarak PKK’nin Suriye’deki kolu ya da uzantısı olarak biliniyor. Oysa 2003 yılında Rojavada kurulan PYD, hep kendisinin ayrı bir yapı olduğunu ileri sürüyor. PYD, kendisini ve varlık amacını kurulduğu tarihten beri her platformda ve yazılı belgelerinde şu şekilde ifade ediyor: ‘‘PYD, otoriter Suriye rejimine karşı, Kürtlerin demokratik ve ulusal haklarını barışçıl yöntemler kullanmak suretiyle sağlamak ve geliştirmek, demokratik bir çözüm süreci içinde, Kürtlerin anayasal haklara ve özerk-demokratik, bir yönetime kavuşması için mücadele eder.’’ Başta Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere, PKK’yi Terör örgütleri listesine alan ülkeler, PYD’yi bu listeye almamışlar. Bu ülkeler, gerektiğinde PYD ile diplomatik ilişki kurmaktan da geri kalmazlar, kalmamışlar da. Türkiye Cumhuriyeti de PYD ile ilişki kuran ülkelerden biridir. PYD’nin kamuoyuna deklere ettiği isteklerinde ve siyasi tezlerinde samimi olup olmadığını tüm yönleri ile araştırmak veya test etmek benim gibi mahalli bir gazeteye hobi amaçlı politik yazılar yazan bir kişinin gücünü aşan bir durumdur. Hatta işi de değildir. Ancak birey olarak Rojava Kürtlerinin ve demokratik Kürt örgütlerinin ne yapmaları gerektiği yönünde kişisel görüşlerimi şu şekilde belirtebilirim. Bana göre: ‘‘Rojava Kürtlerinin, bulundukları devlet (Suriye) sınırları içinde, binlerce yıldan beridir yaşadıkları kendi kadim ata toprakları üzerinde, kendi kendilerini özgürce yönetmek, dillerini, kültürlerini koruyup geliştirmek, böl ve yönet politikası yürüten fitneci uluslararası şer unsurlarının tahriklerine kapılmadan, yine binlerce yıldan beridir diğer devletlerin (Türkiye, Irak, Iran) sınırları içinde kadim ata coğrafyalarında yaşayan diğer Kürt kardeşleriyle hiçbir şart ve koşulda savaşa girmeden, hep barış ve diyalog içinde kalarak, hem kendilerinin hem de diğer devletlerin sınırları içindeki Kürtlerin anayasal haklara ve özerk-demokratik, bir yönetime kavuşmaları için, hem yerelde kendi bölgelerinde hem de uluslararası kurumlar nezdinde tüm dünyada mücadele etmeleri gerekir.’’ Diğer devletlerin (Türkiye, Irak, Iran) sınırları içinde kalan Kürtlerin de Rojava Kürtlerine bu şart ve koşullarda her türlü demokratik siyasi ve insani desteği vermeleri, kıldıkları namaz kadar farzdır ve asli görevleridir. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin de Irak ve Suriye'deki Kürtlere düşmanlık değil, tarihi gerçekliğe ve geçmişteki birlikteliğe layık olarak kendi Kürt vatandaşlarının da yerelde siyasi ve kültürel haklarını anayasal düzeyde vermek koşuluyla, Kürtlerle adil bir ortaklık ve onlara koruyuculuk yapması gerekir. Türkiye’de önümüzdeki yüz yıl için kalıcı bir barışın ve 2023 ila 2071 vizyonunun çimentosu da budur. El Nusra gibi derleme örgütlerin Rojavada meşru bir yönetim hakkı olamaz, böyle bir talepleri varsa da meşru değildir, hiçbir şekilde desteklenmemesi gerekir.* |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Kültür ve Tarihi Varlıkların Korunması - 23/04/2021 |
Kültür ve Tarihi Varlıkların Korunması |
Avrupa Birliği ile Türkiye ilişkileri - 30/03/2021 |
Avrupa Birliği ile Türkiye ilişkileri |
İktidar Utanmazlığı - 12/10/2020 |
İktidar Utanmazlığı |
Asker Devletler ve Çatışmalı Siyaset - 08/12/2017 |
Asker Devletler ve Çatışmalı Siyaset |
Sanki yine oyun içinde anlaşmalı bir başka oyun var. - 06/12/2017 |
Sanki yine oyun içinde anlaşmalı bir başka oyun var. |
Uyduruk bir masal - 26/11/2017 |
Uyduruk bir masal |
HUKUK DEVLETİ HAYALİNİN SONU - 06/11/2016 |
‘‘Bu yürüyüşümüze bir slogan da lazım. |
Diyanet İşleri Başkanlığı, Fetva ve Yalan - 10/01/2016 |
Diyanet İşleri Başkanlığı, Fetva ve Yalan |
Diyanet İşleri Başkanlığı, Fetva ve Yalan - 10/01/2016 |
Diyanet İşleri Başkanlığı, Fetva ve Yalan |
![]() |