Cihan İPEK
cihanipek@salihtas.net
Soy Kodu Uygulaması Anayasal Suçtur
05/08/2013

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bir annenin İstanbul’da çocuğunu bir Ermeni okuluna kaydetmek istemesi üzerine, okulunun müdürlüğü, Milli Eğitim Müdürlüğünden ‘okula kayıt yaptırmasında bir sakınca olmadığına dair resmi belge getirmesini’ istedi. Bunun üzerine aile, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğüne başvurdu. İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğünden gelen resmi yazı, Türkiye'de nüfus kayıtlarıyla ilgili bugüne kadar bilinmeyen bir gerçeği ortaya çıkardı. Yazıda vukuatlı nüfus kayıtlarının gizli soy kodu taşıdığı belirtiliyor. Buna göre Rumların soy kodu 1, Ermenilerin soy kodu 2, Yahudilerin soy kodu 3.tür.

Bu olayın haber olmasından sonra Milli Eğitim Bakanlığı bir açıklama yapmak zorunda kaldı. “Kodlama eğitim amaçlı yapılıyor.’’ dedi.

Ancak ‘‘TÜRK SOYUNDAN’’ olmayanlara yönelik olarak 90 yıldır sürdürülen bu soy kodu uygulamasının Rumlar, Ermeniler ve Yahudilerle sınırlı olmadığı, Süryanilere “4” ve “Diğerleri” başlığı alındaki gruplara da “5” kodunun verildiği de ortaya çıktı. Türkiye’de herhangi bir eğitim kurumları bulunmayan ve tüm başvurulara rağmen kendi ana dillerinde okul açabilmelerine de hala izin verilmemiş olan Süryaniler ve “Diğerlerine'' (ki bence 'diğerleri' kavramıyla Kürtler kastedilmiştir) kodların verilmiş olması, İçişleri Bakanlığının, “Kodlama eğitim amaçlı yapılıyor” tezini çürütmektedir.

Radikal Gazetesinden bir muhabirin görüştüğü bir nüfus müdürü, bu kodların ağırlıklı olarak Milli Eğitim Müdürlüklerince talep edildiğini fakat, “Bir kişinin soyunda dönmelik olup olmadığının” belirlenmesi için TSK tarafından da istenmiş olabileceğini belirti.

Devlet üst düzey yetkililerince her defasında bu ülkede herkesin birinci sınıf vatandaş olduğu söylenir durur. Oysa ifşa olunan bu uygulama gösteriyor ki Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü kayıtlarına göre Türkiye’de birinci sınıf ve eşit vatandaşlar değil 5 ayrı kategoride ayrıma tabi tutulmuş vatandaşlar vardır.

 Oysa Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına göre tüm yurttaşlar eşittir ve aynı hak ve yükümlülüklere sahiptir. Vatandaşlar arasında dil, ırk, renk, cinsiyet, özürlülük, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım yapılamaz. Yapanlar hakkında altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası verilir. (Türk Ceza Kanunu, Madde 122)

Hatta Anayasanın 66. maddesi de şunu hükme bağlamıştır: ''Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.'' Şimdi Anayasanın bu maddesi karşısında Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nün mevcut kodlamalı uygulamasına bakıldığında ‘‘bu ne perhiz bu ne lahana turşusu’’ demek gerekmez mi? Bir taraftan Anayasal hükümle herkes zorla Türkleştirilmeye çalışılırken, diğer taraftan devletin en etkin kurumları eliyle vatandaşlar din, dil ve ırk ayrımcılığına tabi tutulmaktadır.

Kod uygulamasıyla vatandaşlar arasında açıkça ırk, dil, din ve mezhep ayrımı yapılmıştır. Bu ayrımcılık Anayasal bir suçtur. Sorumlular suç işlemişlerdir. Kamu Denetçiliği Kurumunun derhal olaya el atması veya Cumhuriyet Başsavcıların re'sen soruşturma açması gerekir. Kodlamalara maruz kalan her vatandaş da ayrıca Kamu Denetçiliği Kurumuna müracaat edebilir veya suç duyurusunda bulunabilir.



1165 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Kültür ve Tarihi Varlıkların Korunması - 23/04/2021
Kültür ve Tarihi Varlıkların Korunması
Avrupa Birliği ile Türkiye ilişkileri - 30/03/2021
Avrupa Birliği ile Türkiye ilişkileri
İktidar Utanmazlığı - 12/10/2020
İktidar Utanmazlığı
Asker Devletler ve Çatışmalı Siyaset - 08/12/2017
Asker Devletler ve Çatışmalı Siyaset
Sanki yine oyun içinde anlaşmalı bir başka oyun var. - 06/12/2017
Sanki yine oyun içinde anlaşmalı bir başka oyun var.
Uyduruk bir masal - 26/11/2017
Uyduruk bir masal
HUKUK DEVLETİ HAYALİNİN SONU - 06/11/2016
‘‘Bu yürüyüşümüze bir slogan da lazım.
Diyanet İşleri Başkanlığı, Fetva ve Yalan - 10/01/2016
Diyanet İşleri Başkanlığı, Fetva ve Yalan
Diyanet İşleri Başkanlığı, Fetva ve Yalan - 10/01/2016
Diyanet İşleri Başkanlığı, Fetva ve Yalan
 Devamı