Neşe KAYMAZ
n.kaymaz@salihtas.net
KENDİM OLARAK HAYATA TUTUNARAK
25/04/2018

Arkadaşımın notlarından okudum ve bu söz hoşuma gitti.

   “Ruhumun kendine uyanması” ne güzel bir cümledir. Ben daha ileriye gidiyorum ve şöyle diyorum.” Ruhumu iyileştiriyorum” Ruhumu olduğu yerden daha yücelere çıkarıyorum. Bunu nasıl başarıyorum çok basit

“Kendim olarak Hayatta Tutunarak”
  Başkaları ne demiş ne istemiş neyi aşmış nerde kalmış. Bunlar beni ilgilendirmiyor. Aslında ben de hiç bir zaman değer bulmamışlardı. Zaten değer verip mütevazi davranırsan o insan muhakkak seni buna pişman eder. Çünkü ilk işi seni kendine benzetmek istemesidir. Bu kural değişmez. Bu yüzden zeki iradeli insanların çoğu yalnızdır. Aslında onlar kalabalığın içinde de yalnızdırlar.
Ruhlarını iyileştiren insanlar her şeyin farkındadırlar ve aslında çok eleştirilende olsalar çok kişinin de gizli lideridirler.
   Ruhumuz nelere katlanmadı ki ne çok birikim yapmışız.
Ruhumu iyileştirirken önce dualara sarıldım. Bunlar hayattan istediğim şeylerdi. Çiçeklere sarıldım. Öğrenmek sevdası öğretmek sevdası hiç bitmedi bende.
Ne kadar iyileşeceğim bilmiyorum ama bunu çok iyi biliyorum ancak ben iyileştireceğim kendimi…
Arkadaşın dediği gibi “Ruhumun kendine uyanması”
Siz de kendinizi iyileştirin uyanınca beni anlayacaksınız ne çok kendimizi yaraladığımızı….
******************  -
     Yaşamak buymuş ne yazık ki çevremdeki insanları hayat denilen o ateşin içinde çabalarken gördüğümden beri herkesin bu konuda da eşit olduğunu gördüm. Bizi çocukken mutluluk var diye kandırmışlar ondan bu kadar hüsrana uğramalarımız. Hayat mutluluk toplamı değilmiş. Hayatın içindeki mutluluklar insanlara karşı kazanılan zaferlerin toplamıymış. Bir zamanlar çok değer verdiğin hayat ne yazık ki zamanla yine teker teker anlamını yitiren anların toplamıymış. Bu günde böyle bir düşünce oluştu. Yinede bilge adamın dediği gibi hayat kötü insanlara bırakılmayacak kadar güzel. Artık nefesimizin bittiği yere kadar. Yolumuz merhametli anlayışlı zeki umutlu savaşçı riyasız insanlarla birlikte olsun…
Birde böyle her tarafı cennet gibi olan ülkemiz için şükür edelim. Çocuklarımızı torunlarımızı seviyorsak onlara yaşanacak yerler bırakalım kirletmelerine izin vermeyelim…
   Sanal dünyadakiler çevremizdekiler ahbap dost sandıklarımızın büyük kısmında gözlemlediğim kadarıyla insanlarda büyük bir samimiyetsizlik var.
Galiba yaşadığımız yüzyılın belirgin ruh hastalıklarından biride Samimiyetsizlik olmalı. Konuşmaları oturup kalkması duruşu hep bir ukalalık umurunda olmama gibi duygular kokuyor. Yani söyledikleriyle davranışları birbirini tutmuyor; Çünkü sanki hep ikilem içinde emin olmamış gibi olsa da bir olmasa da bir havasındalar. Söylemlerinde içtenlik samimilik yok…

*****************
    Yıllar önce seyredip etkisinde yıllarca kaldığım bir Hint filmini anımsadım.
Asil bir ailenin çocuğunu Çingeneler kaçırıyor. Kendi kültür ve gelenekleri ile büyütüyorlar. Zamanla çocuk öz kültürüne dönüyor. Ama burada kafalara takılanda o Çingene ailede çocuğu çok seviyor ve kendilerince iyi yetiştiriyorlar.
  Şimdi soru şu; Bir insanda genler mi önemli yoksa yetiştirilme ortamı mı?
Önceleri genlerin önemi tartışılırken, son zamanlarda yetiştirilme ortamları deniliyor.
    Bence yetiştirilme ortamı çok önemlidir.
Bir insanın genleri yetiştiği çevreyle olumlanıyor ya da olumsuzlaşıyor.
İnsanların DNA sı çok kapsamlıdır öğrenilen her yeni bilgiye programlanmıştır. O yüzden iyi olduğu kadar kötü alışkanlıkları da programına alır bundan kendine haklı bir pay çıkarır.
Belki de o çocuğun doğru yolu bulmasında o Çingene ailenin sevgisinin de büyük bir payı vardır. Güvensiz sevgisiz nefret bencillik şımarıklık ayıplama kusur arama hor görme kibirlenme.......

 Bunların hiç biri genlerden gelmez. Bunlar sonradan öğrenilen davranışlardır. Ruhumuzu bozanlarda onlardır.
İyileşin iyileştirin ama asla çoğu insana kabul ettiremeyeceğinizi bilin çünkü onlar neyse yorumu siz yapın…..
************************
   Benim çocukluğumda avlulu iki katlı evimiz vardı. Komşularımızın evleri de hep birbirine benzerdi.
Evlerimizin kapıları 24 saat açıktı Annelerimizin olan zinnet eşyaları da boyunlarında kollarındaydı. Komşular birbirlerine altınlarını bir şekilde gösterirlerdi. Kimi eşinden aynısını ister kimi daha iyisini alır. Denkleştirirlerdi.
Takılarıyla Isparta el dokuma halıları, kaçak elbiseleriyle yarışırlardı. Sonra konfeksiyonlar açıldı. Bütün bu kargaşada kimsenin başkasının malında da gözü yoktu. Herkesin durumu iyiydi. Paradan çok yiğitlikler efsaneler konuşulurdu. Mesela Aslan dağ eşkiyası, Koçerro efsanesi vardı hepimizin korkulu rüyasıydı. Şimdi gülüyoruz o hallerimize. Annelerimiz her akşamüstü komşularla mahallenin bir kenarında toplanıp o günün gündemini oluştururlardı sohbetleri o kadar tatlıydı ki onların yanına oturur kimi zamanda çay falan dağıtırdık. En çok eşlerini anlatırlardı birbirlerine Herkesin evinde ne pişirilir bilinirdi. Bu kadar çeşit yoktu ama lezzet vardı kalabalıkla yenilince iştah vardı. Hatır gönül vardı. Ölünün payı bile evden çıkarılırdı. Bilhassa cuma geceleri
Bolluk bereket vardı insanın içine siniyordu. Gerçekten helaldi.
  Mahallenin orta yeri boş olduğu için oyunlar oynardık. Abilerim gece oyunlarına beni bırakmazlardı “loli” oyununu hatırlayanlarınız vardır. Çok güzeldi abilerimiz oynarken seyrederdik bazen kavga bile çıkardı.Ergani’nin saz çalanları Bülent abimle toplaşır, türkü şarkı söylerlerdi. Onlara hizmet etmek zordu. Ama biz zevkle yapıyorduk. Sırf abim biraz acılarını unutsun diye
 Bakıyorum da kat ettiğimiz yolda az değil. Peki bütün bu çabalamaların sonucu ne, sadece ‘hiç’ Peki ‘ hiç ‘olmak için miydi bu kadar çaba…

sevgilerimle



722 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Ben de öyle bir okuma merakı vardı ki - 05/05/2018
Ben de öyle bir okuma merakı vardı ki
Suç toplumun hoş görüsünden beslenir. - 22/02/2018
Suç toplumun hoş görüsünden beslenir.
Ey Çürümüş, Yayları kopmuş Dünya ! - 16/12/2017
Ey Çürümüş, Yayları kopmuş Dünya !
SEÇİLENLER - 14/10/2017
secilenler
KAYBEDENLER - 22/09/2017
KAYBEDENLER
OKULLAR AÇILDI ÖĞRETMENİM ! - 18/09/2017
OKULLAR AÇILDI ÖĞRETMENİM !