Ülkenin birinde bir ilçede, ilçenin ilk kuruluşunda yapılan yaya yolunun ortasında kapatılması unutulan bir logar çukuru varmış. Her Allah’ın günü karanlık basarken o çukurun içine bir yaya düşüp yaralanıyormuş. İlçenin ileri gelenleri ve ilçe idare kurulu üyeleri, bu soruna bir çözüm bulmak için toplanıp tartışmışlar.

  İlçe Sağlık Müdürü: "Burada yolun kenarında bir ambulans beklesin. Çukura düşen biri olursa ambulans onu hemen hastaneye yetiştirsin demiş" Önerisi kurulca makul görülmüş. O da hemen kamu parası ile bir ambulans satın aldırmış ve kendi akrabalarından birini de ambulans şoförü olarak işe almış.

  Jandarma komutanı: "Bu sorunu çözmek için Ambulans almak tek başına bir çare olamaz. Gerekli güvenlik tedbirlerini de almak lazım" demiş. Devamla: "Burada çukurun başına ayrıca bir karakol yapmamız gerek. Askerler karakolda nöbet tutsunlar, gelip geçenleri çukurdan dolayı uyarsınlar. Buna rağmen çukura düşen olursa, ambulans onu alıp hastaneye yetiştirsin" Komutanın bu önerisi de kabul görmüş. Komutan karakolun yapımını ihaleye çıkarmış, ihaleye katılan tüm diğer müteahhitleri güvenlik soruşturması bahanesiyle ihale dışı bırakmış, kendisine de komisyon veren dostu bir müteahhite karakolu yaptırmış. Sonra astsubay çavuşu olan bir akrabasını da karakol komutanı olarak görevlendirmiş.

  Bu çözümleri gören kaymakam da, almış olduğu mülkiye eğitimi uyarınca çorbada tuzum olması gerekir diye düşünmüş. O da kendince başka tedbirler önermiş ve: "Bu tedbirlerle beraber ayrıca ek bir tedbir olarak hemen yakınlarda bir sağlık ocağı kuralım, karakoldaki jandarma çukurdan dolayı yayaları uyarsın, buna rağmen çukura düşen olursa, sağlık ocağı hekimi ilk müdahaleyi yapsın ve sonra da ambulans onu alıp acele bir şekilde hastaneye götürsün" demiş. Onun da önerisi kabul görmüş. O da kendine yakın müteahhitlere bu işi yaptırmış ve kendi adamı olan bir doktoru sağlık ocağına sorumlu hekim olarak atamış.

  Derken zaman gelip gitmiş ve seçimler gelip çatmış. İktidarda olan "Dışı-Parlak-İçi-Siyah Partisi" İlçe Başkanı ve aynı zamanda da seçimlerde belediyeye başkan adayı olan, gündüz küllahlı, gece silahlı bir siyasetçi: "Şimdiye kadar alınan tüm tedbirler yanlıştır. Bu tedbirler adam kayırmacıdır. Milli birliğimize ve dini inancımıza hizmet etmeyen tedbirlerdir" demiş. "Bu tür tedbirler halkın çukura düşmesine engel olamaz. Kazadan, beladan ve çukurlara düşmekten kurtulmak için öncellikle dindar olmak ve Allah’ın yazmış olduğu kadere inanmak lazım" demiş ve devamla; "Öncelikle tüm kasabalının içinde namaz kılıp dua edebileceği, kuran kursları, alışveriş merkezleri ve sosyal tesisleri ile birlikte büyük bir merkez camii yapacağız. Bunu da kamuda yüklenici olan müteahhitlere yaptıracağız. Böylece camii yapımı kamuya yük olmayacak. Ayrıca bu çukuru da, yaya yolunu da kapatacağız. Bu çağda yaya yolları yapmak yetmez. Dört şeritli otobanlar yapacağız."

  Belediye başkan adayı olan bu siyasetçi, hükümetin de desteğini alarak ve kamu kaynaklarını da kullanarak seçimi kazanmış ve dediklerini yapmış. İlçede büyük bir merkez camii inşa etmiş. Kendine yakın müteahhitlere ilçe etrafında dört şeritli geniş yollar yapmış. Yaya yolunun ortasındaki çukuru da kapattırmış. Kapatmış kapatmasına, ancak çevre yolları yapan müteahhitler yol kenarında ve sonunda daha büyük çukurlar açıp doldurmamışlar. Halk bu kez araçlarla veya toplu taşıma otobüsleriyle birlikte gruplar halinde çukurlara düşmeye başlamış.