Tarihin şenliği Newroz

Tarihin şenliği Newroz

“İnsanın ikinci atası olacak olan Utnapiştim (Nuh), Tanrıdan; ‘Tufan kopacak, bir gemi inşa et!’ emrini alınca hazırlıklara girişir. Gemiye binecekleri gün, kopacak tufandan kurtulmanın sevinci ile tanrıların şerefine Newroz eylerler, nehirler gibi şarab akar eğlencede…”

Destan böyle der!

Yani Newroz, ‘kirlenmiş insanın, yeryüzünün tufan ile takdis edilmesi’ arafesinde de kutladığı en eski şenliğidir.

Evrensel mitolojinin bileşeni olma özelliği dışında Kürdlerin uluslaşma sürecinde belki de en popüler mitoloji Newroz ile ilgili olan anlatımlardan oluşuyor.

Ancak her Kürdün ‘ulusal bayram’ olarak bildiği, politik mücadelelerinin sembolü haline gelen bu tarihi gün ve bayram, genel olarak Kürdlerin özgürlüğünü ifade eden hamasi bir mitolojik anlatı olarak biliniyor. İsyan ve kurtuluş günü ve coşkusu olarak bilinen Newroz, aslında farklı kültür ve inançlardan ve çeşitli etnik gruplardan insanın yeryüzünde ortaklaştığı, binlerce yılın ardından farklı formlarda bile olsa yaşattığı ilk ve tek ortak mitolojidir.

Ancak Kürdlerin diğer halklardan çok daha büyük bir coşku ile Newroz’u nasyonalize edip sahiplenişleri ulusal varlıklarının tehdit altında olmasından kaynaklanmaktadır.

Tüm Kürdleri birleştiren belki de en önemli tek ulusal motifleri olan Newroz'un kaynakları, tarihi hakkında geniş kesimlerin üzerinde uzlaştığı, genel geçer bir tanımlama oluşmamıştır.

“Kutsal Kitaplar ve Mitolojide Kürdler” (Aram Yayınları-2014) adlı kitabımda yer alan Newroz ile ilgili bölümü özetleyip bir dizi makale şeklinde aktararak bu konudaki tartışmalara bir katkıda bulunmak istedim. Yazının detayları ve kaynak kitap ile kişilerine ulaşmak isteyenlerin kitabı edinmelerini öneriyorum.

1. BÖLÜM

21 MART - 1 FERWERDİN?

İsa'dan 3 bin yıl önce Sümer astrologları, her birinin arasında 30 derece mesafe bulunan 12 yıldız kümesini yıl, ay ve gün şeklinde hesaplamışlardı. Daha sonra Zerwan adını verdikleri takvimlerinin hesabına göre 21 Mart'ta gece ve gündüz saatleri eşitleniyordu. Yılın ilk ekidoksu olması itibarı ile bazı astrologlar bugünü yılın başlangıcı olarak seçmiş, bazı astrologlar da horoskoplarını Koç Burcu ile yani 21 Mart ile başlatmışlardır.

-Avesta'ya göre, Tanrı Ahura Mazda, dünyayı 365 günde yaratmış ve ilk gün, yani dünyanın yaradılışını Ferwerdin ayının birinci gününde, (bugünkü takvime göre 21 Mart'ta) başlatmıştır. Avestik takvime göre, ki bu takvim İran'da halen kullanılmaktadır, Mart (Ferwerdin) ayı yılın ilk ayıdır.

-Newroz, Zerdeşt dini (Bahdin) mitolojisinde ve Ari kültüründe bir kaç farklı özelliğiyle daha 'ilk gün' olarak yer almaktadır.

Farklı Ari dinleri ile Bahdin mitolojisinde Newroz'un kutsallığı ve önemi:

- Newroz, küçük evrenin yaratılış zamanıdır. Bahdin inancına göre Tanrı, Newroz günü ilk insanın yaratımını tamamlamıştır. Avesta'ya göre yaratılan ilk insanlar Mişya ve Mişyana’dır.
- Newroz, ateşin yaratılışıyla başlamıştır. O gün Tanrı ateşi de yaratmıştır.
- Newroz, ölülerin (atalarının ruhunun), yaşayanları ziyaret etmesi içindir. Bahdinilere göre ölüler Newroz’da yaşayanları ziyaret eder ve mezarlıklar canlanır.
- Newroz, Ahura Mazda'nın zafer zamanıdır. Çünkü, bugün büyük tanrılar arasındaki derin çelişkiler, yani mutlak iyilik ve aydınlık tanrısı Ahura Mazda, savaş ve karanlık tanrısı Angra Manyu'ya (Ehriman) karşı mücadeleyi kazanmıştır.
- Newroz, Zerdeşt’in de peygamberlik günüdür. Bahdini inancına göre, Zerdeşt bir çok zor ve karmaşık soruyu Newroz günü açığa kavuşturmuştur.

DOĞANIN DİRİLİŞİ BAYRAMI:

Baharın başlangıcı, Kürdler ile birlikte, bir çok ulus, topluluk ve uygarlık tarafından da kutlanan evrensel bir şenliktir. Halkların kültürlerinde özellikle yeni yılın başlaması, mevsimlerin bitiş ya da başlangıçlarında düzenlenen geleneksel törenler, klasik toplumların gerçek zamanlı tarihi olaylar çerçevesinde, gerçek zamanlı olmayan efsanevi olaylar arasında bir ilişki kurma çabalarının sonucu olarak ortaya çıkmışlardır. Sadece bu ilişkilendirme bile bu törenlere kutsallık rengi vermektedir.
-Bu tür özelliklere sahip geleneksel Ari kültürü kutlamalarından “Newroz” ve “Mihrîcan” geçmişlerinin çok eski klasik devirlere dayanması, bunlara ayrıca dikkat çekici özellikler de kazandırmaktadır.

-Newroz’un evrensel kültürün bir parçası olması, 21 Mart’ta doğanın dirilişi ve gece ile gündüzün eşitlenmesi ile ilgilidir. Eski uygarlıkların kültüründe ise 21 Mart, yani yılbaşı;  doğanın bereketlenmesi, ejderhanın öldürülmesi ve tanrının gelişi veya yeryüzüne çıkışı gibi motiflerle sunulur.

-Mezopotamya’da büyük bir uygarlık kuran Sümerler, 21 Mart'ı doğanın uyanışı olarak karşılamış, Newroz’u Aşk Tanrıçası İnnana’nın şerefine 'Diriliş Bayramı' olarak kutlamışlarıdır.

-Eski Samiler, Akad ve Babilliler gibi halklarda Tammuz ya da Dumuzi Bayramı olarak kutlanmıştır. Babil destanına göre, 21 Mart'ta Tanrı Marduk, Ejder Tiamat'ı öldürmüş ve bu zafer Akitu Bayramı’na vesile olmuştur.

-Hint mitolojisinde yılbaşı bayramında Tanrı İndra, Ejder Virtra'ya karşı zafer kazanmıştır.

-Aryan halklardan Hititler, 21 Mart'ta Bereket Tanrıçası Telepinu şenliği düzenlemiştir. Yine Hitit efsanesine göre Tufan Tanrısı, Ejderha İliyunka'yı bugün öldürmüş ve yeryüzünü özgürleştirmiştir. Bu günün anısına Purruliyas Bayramı kutlanır. Hititlerin bu bayramı halên Kürdler arasında kutlanan Xizirîlyas bayramına benzemektedir.

-21 Mart, eski Mısır'da da Bereket Tanrısı Osiris'in dirilişi olarak kutlanmaktaydı. Yine Mısır mitolojisinde Güneş Tanrısı Ra, kötülük sembolü Ejder Apofis'i yılbaşı günü öldürmüştür.

-Frigya'lılar ve Galat'lar bu bayramı Ana Tanrıça Kibele’ye, Efeslililer de 21 Mart'ı Ay Tanrısı Artemis'e adarken, İyonlar, Tanrıça Demeter'e adamıştır.

-Ayrıca, birçok İskandinav ve Slav halkı da miladi takvime göre 21 Mart gecesinde bazı kukla ve figürleri mızrak ucuna geçirip yakmaktadır.

DUALİZM:

Zerdeşt Avesta'da şöyle der:
“Hayat kaynağında iki şey vardır,
Bir iyi, bir de kötü
İşimiz, düşüncemiz, sözümüz, aklımız, öğrenmemiz ve ruhumuz farklıdır,
Bunları söylemek istedim size.”

-Avesta'da yer alan bu sözler kadim dinlerdeki dualizmi çağrıştırmaktadır. Buna göre her şey karşıtı ile vardır. Ve şeyler karşıtları ile birdir. İçlerinde mücadele ederler ve yaşam bu mücadelenin üzerinde şekillenir.

-Kozmik dualizm ve toplumsal dualizm, eski din ve inançlarda da önemli bir yere sahipti. Dualizm toplumsal düzen temelinde de oluşturulmuş ve insanlar arası etnik çelişkilere de yansımıştır.

-Dönemin etnik/kültürel grupları arasında toplumsal gelişmeler ve diğer farklılıklar ile mücadelelerden kaynaklanan birçok çelişki olmuştur. Bu nedenle, Hindistan Arileri, Dasaları 'yılan ve ejderha' olarak, Mezopotamya Arileri, Babillileri 'ejderha' yani 'Azhi Dahhaka', Sümerler de Yukarı Mezopotamyalı Ari Gudileri ‘dağ ejderi’ olarak adlandırmıştır. Orta Asya göçebelerine de İran ve Çin'de 'köpek kafalı barbarlar' denmiştir.

-Dualizmin diğer motifleri ışık tanrısı ve ejderha arasındaki savaştır. Bu motiflere göre, tanrı yıldırım silahına sahiptir. Bu silah mitolojik demirciler tarafından yapılmaktadır. Savaşın sonunda, ışık tanrısı, ejderhayı ya öldürür ya da volkanik bir dağa haps eder. Buradaki dualizmde, kötü taraf yani ejder öldürülmez ya da yakalanmaz, o yılanlarıyla yeryüzünü kötülükle doldurur. Bu motif, bir çok kavmin kültüründe vardır. Örneğin, Aryan topluluklarda Theretona ve Azhi Dahhaka, Babillilerde Marduk ve Timat, Kenanlılarda Baal ve Nehar, İbranilerde Yehova ve Rahab, Hintlerde İndra ve Virtra, Helenlerde Apollo ve Piton...

- Cermen halkları arasında, Hıristiyan ve İslam inançlarında da bu tür motifler bulunmaktadır.

-Diğer taraftan, bu ejderha ve kahraman motivi, Kürdler tarafından anlatılan anonim masallarda hala önemli bir yer tutmaktadır.

-Dualizmde, aydınlık tanrısının zaferi ile yılbaşı arasında da bir bağ vardır. Eski inançlardan anlaşıldığı üzere, astrolojik olaylar mitolojinin kaynaklarıdır.

-Ejderin öldürülmesi de astrolojik bir kaynaktır. Bu nedenle, bütün mitolojik varyantlarda ejderin öldürülmesi yılın başlangıcıdır. Ejder kışı, yani soğuk ve karanlığı temsil eder, ejdere karşı kazanılan zafer ise baharı yani aydınlık, ışık ve sıcağı temsil eder.

-Yine, 21 Mart, dişil ve eril cinsel arasındaki görüşme ve tanışma özelliğini de taşımaktadır. Baharda cinslerin kanlarının kaynaması, mitolojide önemli bir yer tutmaktadır. Örneğin, dişil ve eril tanrılardan Dumuzi ile İnanna, Atis ile Kibele, Adonis ile Afrodit, İsis ile Osiris 21 Mart'ta kavuşurlar. Dişil ve eril tanrıların birleşmesi sonrasında doğaya bahar yayılır. Bu motif Mem ile Zin destanında da geçmektedir ve Newroz 'genç kız ve erkeklerin buluşma günü' olarak anlatılmaktadır.

-Son motif, egemenler ile ezilenler arasındaki mücadeledir. Bu motif Kürdlerin Newrozu'nda temsil edilmektedir. Kawa; ezilen mazlumların, Dehhak ise zulmün ve egemenliğin temsilidir. Buna göre; Dehhak, işgalci Babil veya Asur'un işgalci padişahı, Kawa ise köleliğe ve işgale direnen Medler'in önderidir.

EDEBİ METİNLERDE NEWROZ

Newroz, yüzlerce yıl edib ve şairlere ilham kaynağı olmuştur. Eski kalemşörler, sözcük ve duygu ustaları bu kutsal günü en güzel kelimeleri ile büyük bir coşku içinde kaleme almışlardır.

-Newroz’un edebi esintilerinden biri Ehmedê Xanî'nin şaheseri Mem ile Zin'dir. Mem ile Zin destanını bir Newroz günü başlatan Xanî, bu kutsal günü şöyle anlatmaktadır:

"Zanayê emirdîtî, yê ku kevn kirine sal,
Bi vî awayî qal kir ji me re rewş û hal,
Got: Di zemanê berê de adetê pêşiyan,
Ew bû li hemû dorhêlan, li hemû ciyan,
Ew roja sereksiwar, rojhilat digeriya, digeriya,
U dema ku di meha Adarê de vedigeriya,
Yanê ku dihate birca sersal,
Qet kes nedima di mesken û mal,
Bîlcumle diçûne der ji malan,
Heta digîhîşte pîr û kalan,
Roja ku dibûye îda Newroz,
Tazîmî ji bo dema dilefroz,
Sehra û çeman dikirne mesken,
Beyda û deman dikirne gulşen

Roja ku dibû cejn û dihat Newroz,
Ji bo qedirgirtina wê roja ku dilan ronî dike, wê roja pîroz,
Mêrg û çîmen û çolên derên bajaran dikirin cîh û war,
Digerandin gulîstan, deştên dûz û ciyên beyar"

-Melaye Cizîri de 15. yüzyılda Newroz'u şöyle tanımlamıştır;
O yüreğin ateşi ve harıdır
O gönlün her daim dostudur
Newroz gönlün bayramdır
(Ev nar û sîqala dil e,
Daîm li wîqala dil e,
Newroz û sersala dil e)

-18. yüzyılda yaşayan Seydi Hewrami Newroz'u 'bahar bayramı, gül ve bülbül bayramı' olarak yorumlamıştır:
Newroz golxêzan, Newroz golxêzan,
Wadey weharên Newroz,
Golxêzane rêzan,
Pûşey mayey etir bûy,
Enber bêzan
(Newroz gül kokuludur
Bahar mevsimidir Newroz
Bağlardan yayılan kokudur o
Misk ve amberden güzeldir)

-19. yüzyılda Wefayî (Mirza Evdirehim Mehabadi 1884-1902) Newroz'u 'bahar bayramı’ olarak tarif etmiştir:
Nesîmî badî Newrozî şemîmî ebherî hêna,
Berîdî aşiqan dîsan peyamî dîlberî hêna,
Meger rêy kewte zilf û rûy hebîbîm badî Newrozî,
Heyatêkî be dinya dawe boy golenberî hêna
(Newroz rüzgarı esti, sevginin müjdesini getirdi
Aşıkların sözcüsü yine dilberin mesajini getirdi
Newroz rüzgarı sevgilinin yüzüne ve zülfüne dokundu)

-Şair ve filozof Sadiyê Şîrazî de, 12. yüzyılda Newroz'a ilişkin şunları söylemektedir:
Elemî dewletî Newroz bî sehra berxast,
Zahmetî leşkerî serma zî sere ma berxast
(Newroz’un hükmü boyverdi
Soğuk zaliminin çilesinden kurtulduk)

-Eski Kürdlerde Newroz kutlamaları millattan önce 708-655 yılları arasında yaşayan Med Kralı Keykubat dönemine kadar uzanmaktadır. O dönem Kürdler arasında Newroz'un bir diğer ismi de "Keykûbat Newroz'u" idi.
Şair Menûçerê Damxanî 1000'li yıllarda Newroz'un bu ismine şöyle dikkat çekiyor:
Dastanehayê çengeş sebze yê bihar başed,
Nerwrozî Keykûbadî û azdîwar başed.

-Sasaniler döneminde, 3. yüzyılda Pehlevi Dili'nde yazılan Bahdinilerin kutsal kitaplarından Bundeheşt'de Newroz şöyle anılıyor:
Her xêra ji asîmanan tê,
Her çakiya ji ewran tê ser zemîna mirovan,
Li ser xatirê Newrozê tê
(Göklerden yağan her bereket
Bulutlardan yeryüzüne inen her iyilik
Newroz’un hatırınadır)

-Bu örneklerin dışında da klasik dönemde yaşamış Hafız, Xeyam, Xeznewi ve Samani gibi birçok Kürd ve Fars şairi de Newroz’a dair birçok beyit yazmışlardır.

-Newroz, modern Kürd edebiyatında da temel bir esin kaynağı olarak yer almakta ve edebiyattan müziğe birçok eserin konusu olmaktadır. Newroz'u kutlayan diğer halklarının yazarlarının yapıtları da hatırlatılmalıdır.

KUTSAL KİTAPLARDA NEWROZ:

Newroz eski geleneklerde genellikle insan yaşamında ilk veya en önemli olayların başlangıcı olarak da kutlanmıştır.
-Zerdeştlerin Avesta'sına göre de Newroz günü bölge halkı Azhi Dahak’ın tufanından kahraman Theratona (Feridun) tarafından kurtarılır.
-Yahudilerin Tevratı'na göre, Nuh'un gemisi tufandan sonra yılbaşında, yani 21 Mart'ta suyun üzerine oturur.
-Babillerin Gılgamış Destanı versiyonunda tufan kahramanı Utnapiştin (Nuh), tufana karşı yaptığı gemiyi suya indirmeden önce 21 Martta bir şenlik düzenler.
-Eski Hristiyanlar Newroz'u çocuğun hayata ilk adım atışı olarak değerlendirmiştir. Mezopotamya'da Hrıstiyanlar vaftiz geleneğini Zerdeştilerden almış ve çocuklarını vaftiz ederken şöyle demişlerdir: “Sen vaftiz edilerek hayata adım attın. Sen Newroz'a ulaştın ve kışa başladın.”
NEWROZ ANLATILARININ KAYNAKLARI (2. Bölüm)



Kürd tarihinin temel eserlerinden biri olarak kabul edilen ve 422 yıl önce yazılan Şerefname, 1971 yılında Türkçe’ye çevrildi. Şerefxan'ın Kürdlerin kökeni ve Newroz efsanesi ile ilgili aktardığı anlatılar Kürd politik çevreler tarafından olduğu gibi alıntılanarak günümüze dek ulaştı. Böylelikle Şerefname, Fars milliyetçisi Firdewsi'ye dayanan  Newroz efsanesinin 'Dehak'a karşı Kawa' kurgusunun da, popüler ve  akıl dışı kimi öğelerle birlikte günümüze dek gelmesine neden oldu.
...
Newroz’un tarihi, mitolojisi ve kaynakları ile ilgili makale dizisinin bu bölümünde esas olarak tarihi kaynaklarda yer alan anlatıları ve Newroz mitolojisideki tarihi ve sembolik figürleri derleyeceğim. Yazıda ifade edilen bilgilerin kaynaklarına dair eserler, anlatılar ve uzman görüşüleri ile ilgili bilgi isteyenlerin konunun detaylı anlatıldığı “Kutsal Kitaplar ve Mitolojide Kürdler” (Aram Yayınları-2014) adlı kitabımda yer alan Newroz ile ilgili bölüme bakmalarını öneriyorum.

TARİHİ ESERLERDE NEWROZ

-Kürd tarihçi Şerefxan, Şerefname adlı eserinin 'Kürdlerin Kökeni Hakkında' adlı bölümünde Newroz efsanesinden bahseder. Ancak Şerefxan’ın Safeviler döneminde İran’da doğup, prenslerle ile aynı okullarda büyüdüğü, İran edebiyatı ve tarihi etkisi altında kaldığı notunu da düşerek, Şerefname’de anlattığı hikayenin Fars edibi Firdewsi’nin Şahnamesi’nden alıntı olduğunu hatırlatmak istiyorum. Firdewsi’nin Şahname’deki bu anlatısı İran tarihi içinde kurucu rolü olan Kürdlerin ikinci plana atılması üzerine kurgulandığına dikkat etmek gerekir. Şerefxan’a göre Newroz’a sebeb olan hadise şöyle:

"Kürdlerin kökeni hakkında ve onların büyük nüfuslu toplumlarında, birçok farklı konu ve rivayet birbiriyle çelişecek şekilde yazılmıştır. Bu rivayetlerden biri şöyledir; ‘Kürdler, öyle insanların neslindendir ki, iki omzundaki yaraları iyileştirmek için Dehhak onların başlarını kestiriyor, beyinlerini çıkarttırıyor ve bunları yaralarına sürdürüyordu. Onlar kafalarının kesilmesinden, öldürülmekten ve kıyımdan kurtulmak için yüksek ve asi dağlara çıktılar.’

Daha önce Peşdadilerin beşinci padişahı olan Yılanların Dehhak'ı (Zehak), Cemşid'in yerine İran ve Turan tahtına el koymuş ve bütün dünyayı ele geçirmişti. Zorba, çığrından çıkmış ve Allah'tan korkmaz, çirkin olduğu kadar merhametsiz bir kişidir ve bu özellikleri nedeniyle bazı tarihçiler onu zulmün ta kendisi olarak tanımlar.

Bunca zorba, çığrından çıkmış, zalim ve merhametsizmiş. Üstelik, dedikleri gibi: İki yanından, omuzlarının üzerinden iki yılan çıkmış, kanser olarak tanımlanan hastalığa yakalanmış. Bu omuzlarının üzerindeki hastalık çok sancıyormuş. Bu hastalığı iyileştirmek için birçok doktor toplamış ve çeşitli ilaçlar denemişler, fakat hiç bir şey ağrısını dindirememiş. Her geçen gün, her geçen saat ağrısı kalbine vurmuş ve onun bütün gücünü tüketmiş. Şeytan birgün doktor kılığına girerek Dehhak'ın yanına gelip şunları söyler; 'Omuzlarının üzerindeki yılanların çaresi yalnızca genç insanların beynidir. Eğer her gün bir gencin taze ve sıcak beynini yaranın üzerine koyarsan, ağrı ve şiddetli sancıların kesilir ve yaraların iyileşir.

Kendisine nasıl söylendiyse, o da öyle yapar. Gençlerin beyni sürülünce, Dehhak'ın omuzları üzerindeki yaraların sancısı tesadüfen, geçici de olsa durur. Bu ilaç onu gevşetir ve uyuyakalır. O günden sonra, emrindekiler her gün iki gencin kafasını keserek beyinlerini Dehhak'ın ağrılarını kesen bir ilaç gibi kullanırlar. Söylentiye göre, gençlerin başını kesme görevi kendisine verilen kişi iyi kalpli ve merhametli biridir. Bu işten perişan ve üzgündür, omuzlarına yüklenen bu görev ona dayanılmaz bir acı vermektedir. Bu, onun için katlanılmaz bir işkencedir. Fakat elinden hiç bir şey gelmez. Sonunda, yalnızca her gün bir gencin başını keserek, diğerini serbest bırakır ve kestiği gencin beynine koyun beyni karıştırarak hükümdara gönderir. Fakat, gizlice hayatını bağışladığı gençlere halkın içinde kalmamalarını ve dağa çıkmalarını şart koşar. Tek tek serbest bırakılan gençler, bütün renklerden ve çeşitli dillerden büyük bir topluluk olarak dağda çoğalırlar. Aralarında akrabalıklar ve dostluklar gelişir ve birbirlerine bağlanırlar. Yabancılık ve uzaklık kalkar, çoluk çocuk derken bir nesil oluşur ve onlara Kürd denilir. Bu uzun zaman dilimi boyunca her şeyden habersiz ve şehirlerden uzak yaşarlar. Kültür, sanat, uygarlık, dil ve bildikleri lehçeyi unuturlar. Yeni bir dil öğrenirler ve biraz özel bir durum yaratırlar. Sonra dağlara ve ovalara dağılırlar. Buralarda tarım, hayvancılık ve ticaret gibi uğraşlar edinirler. Dağlık kesimlerde köyler, şehirler, kaleler kurarlar ve sonra toplumsal olarak zenginleşirler ve her ovadan ve tepeden gelirler.‘‘

-Şerefxan’ın aktardığı rivayetlere göre; çocukları Dehhak tarafından katledilen Demirci Kawa, en sonunda dayanamayıp çekici ile zalim kralı öldürür, sarayını yakar, ateşi gören dağlara sığınan insanlar birleşir Dehhak’ın saltanatına son verir ve Newroz  bu zaferin ardından kutlanmaya başlanır. Bu hikayenin bilimsel temelden yoksun, popüler ve akıldışı anlatılardan derlendiğini görülüyor. 422 yıl önce yazılan ve halen Kürd tarihinin temel eserlerinden biri olarak kabul edilen Şerefname, 1971’de Türkçe’ye çevrilince Kürdlerin kökeni ve Newroz efsanesi de Kürd politik çevreler tarafından olduğu gibi alıntılanarak Newroz’un aslında Firdewsi'ye dayanan bu anlatımla akıl dışı kimi öğelerle günümüze dek gelmesine neden oldu.

-Newroz efsanesi genel olarak 900 yılının sonlarında Firdewsi tarafından yazılan Şahname’nin anlatımı temel alınarak İslam tarihçilerin eserlerinde de yansımıştır. Arap tarihçi Teberi ünlü tarih yapıtında bu efsanenin birkaç versiyonunu aktarır. Teberi'ye göre Zalim Zahhak'ın (Dehhak'ın) saltanatı Feridun ve Kawa tarafından yıkılmıştır. Feridun'un Dehhak'ı Demawend Dağı'na hapsettiği gün Mihrimah ya da Mahi-Mihr yani Mihrican Bayramı olarak kutlanmaktadır.

-10. yüzyılda Biruni, Gerdezi ve Mesudi gibi tarihçiler de bu efsaneden bahseder.

-Sasaniler döneminde yazılan Darabi Hürmüzdiyar Rivayetleri kitabında da Newroz'dan bahsedilir. Buna göre Newroz günü insanın bedenine can verilmiş, ilk kez iki insan yani Adem ile Havva yaratılmış ve Cemşid ölü Peşdadi krallarını diriltmiş, mezarları açmış, ölüleri canlandırmış ve ihtiyarları gençleştirmiştir.

-Bundeheşn ve Hürmüzdiyar gibi kimi Bahdini kaynaklar da Newroz'dan bahseder.

-Yunan yazar-komutanı Ksenefon da anılarında Kürdistan'dan geçerken bölge halkının Mart ayında köy ve dağlarda ateş yaktıklarını gördüğünü söylemektedir.

-İslam aleminde de Muaviye halifeleri ve Abbasi Halifesi El-Mutewekil ve El-Mutezid, 9. yüzyılda Newroz bayramını kutluyor ve Newroz hediyeleri alıyorlardı. Aynı zamanda Osmanlı sultanları ve halifeleri de Newroz Bayramı'nı kutluyorlardı.

NEWROZ SÖZCÜĞÜ:

-Danimarkalı Doğubilimci Arthur Christin'e göre, Newroz kelimesi Kürdçe ve Farsça’nın temeli olan Pehlewi dilinde Nûkroc ya da Nîkroc idi. Bu kelime Kürdçe'de Nûroj/Newroj/Newroj (yeni gün) olmuştur. Rus Doğubilimci Aleksander Jaba da bu bayramı 'Nûroj' şeklinde ifade etmektedir.

TEMEL FİGÜRLER:

Newroz efsanesi bireysel ya da kavramsal bir çok figür içermektedir, bunlar farklı kaynaklara göre değişiklik gösterse de aslında aynı şeylerdir. Efsanedeki temel figürler şöyledir:

KAWA:
Newroz Mitolojisi ve tarihinde esas figür Kawa'dır. Üzerinde çokça tartışılan bu figür Avesta'da 'Kawi' olarak isimlendiriliyor. Kawi/Kawa anlam itibarı ile ‘kral, bilge, aşiret reisi’ anlamına gelmektedir. Günümüz Kürdçesi’ne Key/Keya olarak geçmiştir. Halen yerel yöneticiler (erkek) Keya, (kadın) Key olarak isimlendirilmektedir. Avrupa dillerinde Kral anlamındaki ‘Keyser’ sözcüğü de ‘Key’ kökenlidir.

Avesta'ya göre, Peygamber Zerdeşt’in dinini kabul eden ilk Kawi yani ilk kral, Kawa / Key Viştaspa'dır. Avesta'da 8 Kawi ismi yer almaktadır, ki sonuncusu Kawa Husrava yani Key Xusrew (Keyakser-Cyaxares) adı bugün de Kürdlerin ulusal marşında geçmektedir.

Avesta'da 'Kawi' olarak geçen Medya kralları sonraları ‘Key’ (kral, kayser) olarak isimlendirilmiştir. Örneğin: Keykubat, Keyhusrev; bunlar Kawa'nın isimlerindendir. İlginçtir çok sayıda İran/Anadolu Selçuklu sultanları Med Krallarının isimlerini almıştır. Kawa motivine kimlik arayan kimi araştırmacılara göre de Kawa, Ahameni (Hexameniş) hükümdarı Korş‘dur (Kyros).

-Firdevsi’nin Şahname'sine göre Demirci Kawa'nın 17 oğlu Dehhak tarafından öldürülmüştür. Bu nedenle Kawa, Dehhak'ın zulmüne başkaldırır ve şehir halkı onun etrafında toplanır. Halk, Kawa öncülüğünde Feridun'un yanına gider ve hep birlikte Dehhak'a karşı ayaklanırlar. Ayaklanma sırasında Demirci Kawa'nın mızrağının ucuna takılan iş önlüğü ayaklanma bayrağı, taht sembolü olur ve Feridun'un hükümdarlığını temsil eder. Firdewsi, Kawa hakkında şöyle söylemektedir: ‘‘Kawa'nın bayrağı gecenin karanlığına güneş oldu ve dünyanın kalbi bu bayrağın verdiği umutla doldu. Bu bayrak 'Kawa'nın sancağı' olarak adlandırıldı, İran tarihinde Ari halkının güç ve kahramanlık sembolü oldu.‘‘

-Popüler versiyona göre, 612 yılında Asur Devleti'ni yıkan Med hükümdarı Kiyaksar, efsanedeki Kawa’dır. Benzer anlatılara göre 612 yılında Medler‘in Asurlara karşı Kawa önderliğinde ayaklandıkları Newroz günü Ninova sarayını yaktıkları ve savaşı kazandıklarına inanılır. Ancak bu inancın veya söylemin tarihsel gerçeklikle ve Newroz mitolojisi ile bağlantısı yoktur. Tarihi kayıtlara göre 612’deki Med-Asur savaşı Newroz’da değil, Ağustos ayında meydana gelmiştir, dönemin Asur Kralı da Dehhak değil, Sinşarişkon’dur. Savaş bir Med ayaklanması değil, iki nizami ordunun savaşıdır.

-Araştırmacılar Newroz’un Med-Asur savaşı ile ilişkilendirilmesinin, efsanenin politize ve nasyonalize edilmesine neden olduğuna ve farklı anlamlar yüklenmesine yol açtığını ifade ediyor. Buna göre Newroz M.Ö 5 binlere dek giden bir geçmişe sahip iken, Asur savaşı çok yeni bir olay olarak kalmaktadır.

-DEHHAK: Newroz efsanesinde Kawa'dan sonra esas figür Dehhak'tır. Dehhak üzerine yürütülen tartışmalar oldukça dikkat çekicidir. Onunla ilgili söylenenlerin toplamında kötülük kaynağı olduğudur.

-Dehhak, Avesta'da 'üç başlı, altı gözlü, üç ayaklı ve binlerce kolu olan bir ejderha' olarak tarif edilir. Adının anlamı ‘ejderha‘ veya 'zehirli yılandır.‘ Kürd ve diğer Ari kavimlerinin hikaye ve efsanelerinde de ejderha ve yılan her zaman korku ve kötülük timsali olarak yer almaktadır. Dehhak kötülük tanrısı Ahriman'ın soyundandır. Dehhak, Peşdadî hükümdarı Yem‘in (Cemşid) ikizi Yima’nın yardımı ile Yem‘i öldürür ve cihan hükümdarı olur. Bir süre sonra, o da Yem’in soyundan Tharetona yani Feridun tarafından öldürülür ya da Demawend volkanının kraterinde hapsedilir.

-Zerdeştilerin kutsal kitabı Bundaheşt’e göre, Dehhak bir Babil kraldır. O kötülük ve karanlık yayılan Babil'i temsil eder.

-Popüler Newroz versiyonuna göre de Dehhak Asur hükümdarıdır ve Kawa önderliğindeki ayaklanma sonucunda, M.Ö 6. yüzyılda öldürülür ve Med İmparatorluğu kurulur. Anılan zafer günü de Newroz olarak kutlanmaktadır. Ancak, tarihi belgelere göre Asur tarihinde Dehhak adında bir hükümdar yoktur.

Ejderha-Dehhak, Hint mitolojisinde ve din kitapları Rigweda'da 'Ahidahhaqe' olarak geçmektedir. Konunun araştırmacıları ve uzmanlarına göre, Ejderha-Dehhak Azi-Dehhaka, Ajidahaqa, kötülük gücü (tanrısı) Ahriman'ın oğludur. Onun işi kötülük yaymak ve kutsal ateşi söndürmektir.

-Firdevsi, Şahname'sinde Dehhak'ı mitolojik karekterimden soyutlayarak bir hükümdar olarak değerlendirmiştir. Firdevsi'ye göre Dehhak'ın babasının adı Merdas'tır. O zengin ve hayırsever biridir. Arap asıllıdır. Merdas'ın oğlu Dehhak, Pehlevi Dili'nde 'Biyaresb' olarak tanınır. O kötü bir savaşçıdır. Zamanın birinde şeytanın kışkırtmasıyla tahtına geçmek için babasını öldürür. İran hükümdarı Cemşid tanrıdan uzaklaşıp, hükümdarlığını dağıtınca Dehhak İran’da gelip onun da tahtına oturur ve dünya hükümdarı olur. Bin yıl hüküm sürer. Yine şeytan bir gün aşçı kılığında sarayına girer ve ona yemek pişirir. Dehhak, bu becerikli aşçıya hediye vermek ister. İblis, hediye olarak Dehhak'ın omuzlarını öpmek ister. Bu olayın ardından Dehhak'ın iki omuzunda yılanlar belirir. Sonra İblis bu kez doktor kılığında Dehhak'ın yanına gelir ve çaresiz derdine bir ilaç söyler. Bu ilaç gençlerin beynidir. Dehhak'ın askerleri her gün iki genci öldürerek, beyinlerini Dehhak'ın omuzlarındaki yılanlara yedirirler. Ancak Ermail ve Kermail adında dindar iki kişi aşçı kılığında Dehhak'ın sarayına girer ve her gün iki gencin beyni yerine, bir genç ve bir kuzunun beynini Dehhak'ın yılanlarına verirler. Kurtulan gençler her gün biraz daha çoğalırlar. Kürdlerin aslı, özgür bırakılan bu gençlere dayanmaktadır. Bu hikaye, Şerefname'de de yaklaşık olarak bu şekilde yer almıştır.

CEMŞİD:
-Cem veya Cemşit ismi ve kişiliğinin; şarap, kadeh, ayna, üzüm, Newroz, ateş, güneş, krallık, bilim, sanat, tıp, askerlik, Zerdeştilik ve Koç burcu gibi kavramlar ile ilgisi vardır.
-Avesta’ya göre, Yima (Yima Xşhaeta) yani Cemşid dünyayı üç kez yaratmıştır. Ve insanlığın babasıdır, insanlık Yima'dan doğmuştur. Mitolojik bir figürdür. Adının anlamı 'parlayan ikizler' dir. Fakat ikizi Spityura, Dehhak'ın yardımıyla onu öldürür.

-Farklı tarihi ve mitolojik kaynaklarda Yima ya da Cemşid üzerine değişik ifadeler vardır. Şahname’de ve Hint, İran, Afgan ve Kürd kaynaklarında Cemşid 4. Peşdadi şahıdır.

-Cemşid adı Rigweda ve Atharaveda gibi Sansikrit kaynaklarında 'Yem ve Yeme ikizleri' olarak geçmektedir. Mitolojiye göre o ilk insan ve hükümdardır. Ancak o kötülük meleğiyle evli olduğundan ölümsüzlüğü ve hükümdarlığı kaybetmiştir.

-Bundeheşt ve Sasanilerden önceki kitaplarda da Newroz, Cemşid’in adı ile geçmektedir.

-Ari mitolojisine göre Cem Güneş'in Koç Burcu’na girdiği gün tahta çıkmış, tahta çıktığı gün de bayram olarak ilan edilmiştir. Cem mitolojide ‘Güneş'in oğlu’ olarak tasavvur edilir ki Ari milletler uzun süre Mihrperst yani güneşin kutsal sayıldığı dinlere inanmışlardır. Halen Kürdler arasında yaşayan Yezidi dininde de bu inancın izleri görülmektedir.

-İslam Ansiklopedisi’ne göre Cemşit veya Cem’in diğer adı olan “şid” Pehlevi dilinde aydınlık, nur, ışık ve ay anlamına gelir. Bazı mitolojik anlatımlarda veya tarihi kaynaklarda Cemşit, Hz. Adem ile aynı kişi veya yedinci oğlu Keyumers'ten torunu olarak da gösterilmektedir.

-Firdevs’inin Şahname’sinde Cem'in tahta çıkışı, hayatı ve yaptıklarına dair detaylı anlatımlar vardır. Firdevsi’nin Newroz versiyonunda da Padişah Cemşid önemli bir yer tutmaktadır. O, Newroz'un oluşumunun nedendir.

-Şahname ve diğer kaynaklara göre Cemşid, güneşin Koç burcuna girdiği 21 Mart günü Medya’da doğu tarafından yüksekçe bir yere tahtına oturmuş, güneşin ışıklarını vurmaya başlaması ile tacının, tahtının ve mücevherlerinin ışıltısı ile onu seyre gelen insanların gözleri kamaşmıştır. Tahtının üzerinde bir güneş gibi otururdu. Tahta çıktığı gün halk Cemşid'in üzerine mücevherler saçtı. Halk üzerinde parlayan mücevherler ve Cem'in güzel yüzünden dolayı ona “Şid “adını vermiştir. 21 Mart’a tekabül eden bu güne ‘yeni gün’ anlamında Newroz adı verilmiştir.

-Şahname’de Cem’in 700 yıl yaşadığı, Peşdadiler hanedanının ilk hükümdarı olduğu vurgulanır. Cem bir süre sonra yaptıklarından ve hizmetlerinden gurura kapılıp kötü yola düşer. Tanrı olduğunu iddia eden Cem, halkın tapınması için pek çok heykelini diktirir. Bunun sonucunda Cemşid, Arap çöllerinin iyi yürekli ve cesur yiğiti Merdas'ın güzel yüzlü ama kötü yürekli oğlu Dahhak tarafından tahtan indirilir. Dahhak mağrur Çemşit'i iki parçaya ayırır. Cem'in ölümünden sonra da herkes Dahhak'a boyun eğer. Dahhak'ın Demirci Kawa tarafından öldürülmesi ile yerine adaleti ile meşhur olan torunu Feridun tahta geçer böylece Cem'in ve Peşdadilerin soyu yeniden dirilir.

-Cem’in şarabın bulunuşu ile ilgisi de efsanede şöyle anlatılmaktadır: “Cem havada ayaklarına yılan sarılmış bir kuş görür. Avcılarından kuşa zarar vermeden yılanı vurmaları ister. Avcılar kuşa zarar vermeden yılanı öldürürler. Kurtulan kuş Cem’e bir tohum getirir. Bu tohumdan yetişen asmaların üzümlerden Cem şarap yapar. Tahta çıktığı gün halka şarap dağıtmıştır. Şarabı içmek için de ‘cam’ adını verdiği köşeli bir kadeh yapar. Tasavuf edebiyatındaki Cam-ı Cem kavramı ordan gelmektedir.

FERİDUN:
-Feridun, Avesta'da 'Threataona' olarak geçmektedir. O da Medyalı ve Aspiyan aşiretindendir. Aynı zamanda Kawa, yani kral ya da aşiret reisidir. Avesta'ya göre, Threataona, Ejderha-Dehhak hükümdarlığının son dönemlerinde yoktur ve Daene Dağı'nda yani Demawend'e hapsedilmiştir.

-Şahname’ye göre ise, Cemişid Peşdadî hanedanının altıncı hükümdarı Feridun, beş yüz yıl saltanat sürmüştür. Babası, Dahhak tarafından öldürülmüştür. Feridun büyüyünce, babasının intikamı için harekete geçmiş, ancak o esnada Kawa de Dahhak’a karşı ayaklanmış ve Feridun’un hükümdar olarak tahta çıkmasına destek olmuştur. Feridun, Dahhak’a saldırmış, Dicle’den geçip Dahhak’ın eşleri olan Şehrnaz ve Ernevaz adlı Cemşid’in iki kız kardeşini elinden kurtararak ikisiyle de evlenmiştir. Dahhak’ı Demavend dağında bir mağaraya hapsetmiştir. Bazı kaynaklara göre ise Feridun, Kawa'nın kendisidir.
-Fars milliyeçisi Firdewsi, Ari mitolojisini Farsize ederken, Fars soyunu Feridun’a, Kürdleri ise Kawa’ya bağlamak, ancak bunu yaparken Feridun’un soylu oluşuna ve Kawa’nın aslında ikinci planda yer alan bir isyan lideri olduğunu ve Dehak’ı öldürdükten sonra bile iktidarı Feridun’a devrettiği şeklinde bir kurgu yapmaktadır.

ATEŞ:
Newroz figürleri içerisinde en önemlisi 'ateş'tir. Ateş, Newroz‘un temel sembolüdür. Eski dinlerde, iyilik ve kötülük güçleri arasında, aydınlık ve karanlık arasında yani Ahura Mazda ve Ahriman arasında bir savaş vardır. Ahriman’ın işi Ejderha Dehhak ve kötülük güçleriyle birlikte ateşi söndürmektir. Ateş aydınlık yaymakta ve çevresine iyilik saçmaktadır. O, Ahura Mazda'nın oğludur.

-Bahdin dininde ateş; kıble, yaşam kaynağı, zafer müjdesi ve iyiliğin koruyucusudur. Bütün kutsal varlıkların kaynağı olan Frawşi'dir ve o da ölümden uzaktır. Bu nedenle, ateş bir anlamda da Tanrı Ahura Mazda'nın tasfiridir. Zerdeştiler‘in ibadetinin temeli de ateştir. Söndürülmesi yasaktır. Her evin ocağında sürekli ateş yanmalıdır. İçinde ateş yanmayan evin soyu tükenir. ‘Ocaxkor’ laneti burdan kaynaklanmaktadır.

-Zerdeştlerin esas tapınakları yani ateşgehleri Athar Vareşnaspa'dır. Zerdeştiler döneminde dindarlar hac için buraya gelir ve yine burada kurban adarlardı. Zerdeştilerin ateş tapınakları 1000'li yıllara kadar ayakta kalmıştır. İran'ın Esfehan bölgesinde halen ateş tapınakları bulunmaktadır.

-Ateşin önemi nedeniyle bu figür Newroz efsanesinde belirgin bir yer tutmaktadır ve Kawa ateşle Dehhak'ın zulmünden kalan iz ve anıları yıkamıştır. Hala Newroz kutlamalarında her yerde ateş yakılmakta ve Kürdler ateşin üzerinden atladıklarında dilek tutmaktadırlar. Avesta'da beş tür ateşten bahsedilir. Newroz için en önemli olanı zafer ateşidir. Devam edecek...

530 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın